Ersin Çelik

Yeni Şafak

Hafıza tazeleyen ada: Ya başarılı olsaydılar

Dün bir grup gazeteci ve muhabir arkadaşla, üzerinde bulunduğumuz toprakların son 200 yılındaki siyasi ve sosyal hadiseleri adım adım dolaştık adeta. Tarihte yolculuk derler ya hani, Eyüp-sultan'daki vapur iskelesinden Marmara açıklarına doğru böyle bir sefere çıktık işte. Eski adıyla, -eskilerin deyimiyle adı batasıca- Yassıada'ydık. Adı silinmiş

Tehdit ve çekilen yoklama!

Gazeteci olarak, Suriye topraklarında oluşturulan güvenli bölgedeki şehirlere birçok kez gittim. İzlenimler yazdım. 2021'de "Sınırın öteki tarafındaki Türkiye'den notlar" yazım dikkat çekmiş, "Neden 'Türkiye' dedin" diyenler olmuştu. Tabii ki oralar Suriye topraklarıydı. Türkiye de zaten en başından beri Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunma politi

Yapay zeka bizi nasıl işsiz bırakır

Son dönemlerde iki özel uğraşım var. Hem de uçtan uca... Bir yandan sular seller gibi hatırat okuyorum. Diğer yandan yapay zeka chat robotlarında aramalar ve sorgulamalar yapıyorum. İnanılmaz keyifli ve öğretici bir geçişkenlik. Şunu net anladım; geleceği besleyecek tek damar geçmişlerimiz olacak. Yaşanmışlıklar, yani anılarımız.Yapay zeka araçları

Almanya'nın ezikliği, ölümcül nefret ve o kamyon!

Almanya sokakları, futbolun coşkusunu "iyi değerlendiren" Türklerin gövde gösterisinden geçilemez olmuştu. Hiç abartmıyorum. Almanlar, organizatör olarak turnuvayı yönetedursun, Türkler de baskın azınlıklar olarak kamuoyunu muazzam yönetiyor.Israrla favori gösterilmeyen Milli Takımımızın Euro 2024 gruplarından çıkması ve çeyrek finale kalması futbo

Yeni başlayacaklar için 'toplumsal cinsiyet eşitliği' zehri

Amerikalı feminist ve felsefe kuramcısı Judith Butler, "toplumsal cinsiyet" teorisini temellendirdiği kitaplarında, birer "biçim" olarak pedofili ve ensesti de savunur. Kendisi de lezbiyen olan ve kaleme aldığı 'Cinsiyeti Çözme' isimli kitap dünyada en çok okunanlar arasına giren Butler, kadın ve erkek kimliğinin tarihsel bir hastalık olduğunu iler

Hicret yurduna veda: Dağına taşına kadar vefa

Medine'yi dört günde karış karış olmasa da siyer kitaplarının sayfalarını dolaşır gibi ziyaret ettik. "Gezdik" diyemiyorum, çünkü bu münevver şehir ancak aziz hatıraları yâd edilerek adımlanabilir. Okumakla görmenin ve dinlemekle ortamı teneffüs etmenin arasındaki farkları ve de öğrenilenleri eş zamanlı temaşa etmenin bereketini bir kez daha görmüş

Mescid-i Nebevi: Boyun büktüm, perişanım

Ziyaret kapısına doğru ağır ağır, neredeyse parmaklarımızın üzerinde yürüyoruz. Birazdan, Efendimiz'in hücre-i saadetinde olacağız.Terliklerimizi çıkardık. Mermer zeminin serinliği bir yana, yerleri yalın ayak adımlayarak; Allah Resulü'nün Medine'ye hicret ettikten sonra ilk iş olarak yaptırdığı ve inşaatında bizzat çalıştığı mescidi mekânsal olara

Medine: Heyecandan bitmeyen yolculuk

Medine yolundayız. İki harem şehrinin arasındaki mesafe 450 kilometre. Bu yolu daha önce gidenler "İstanbul-Ankara arası gibi düşün" diyor. Hız sınırı var, biraz da trafik. Gece yarısından sonra Mekke'den çıkışlar olacak ve hız iyice düşecek. İki mola verdik, akşam ve yatsı namazlarımızı kıldık. Bilenler anlatıyor yine: Önceki yıllara göre çok sayı

Ümmülkurâ: Şehirlerin Annesi şu üç günde neler yaşadı

Kurban Bayramı sabahı ve sonrasındaki üç gün boyunca Mekke'yi görmeliydiniz. Görüntüler ekranlardan kısmen yansımıştır ama burada olmak başkaydı. Önceki yıllarda gelenler bilirler, kaos görünümlü o tarifsiz heyecanı, koşuşturmayı ve insanüstü gayreti. 'Kaos' diyorum, çünkü şehrin var olan düzeni, tertibi bayramın dördüncü gününe kadar askıya alınmı

Mina: Şeytana karşı direniş ve sonrası

Müzdelife vakfesini yaptık. Dualarımızı ettik, saatler gece yarısını göstermek üzere. Hava sıcak. Durunca, soluklanınca yorgunluk kendini gösteriyor. Ancak kimse "Ben yoruldum" demiyor. Hacılar, haber bekliyor. Bu arada herkes çevreye yayılmış, taş arıyor. Nohut büyüklüğünde 49'ar taş toplanacak. Arayan buluyor. Gençler amcalara, teyzelere de toplu