İngiltere karıştırmadan önce Filistin'de huzur vardı

Tarih boyunca birçok çatışmaya sahne olan Filistin, 16. yüzyılda Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra bölgede barış hâkim oldu. 19. yüzyıldan itibaren İngiltere başta olmak üzere Batılı güçler bölgeye el atınca ise Filistin ile Ortadoğu'daki diğer bölgelerde kaos başladı Hazreti Süleyman zamanında altın çağlarını yaşayan Yahudiler, Peygamber'in vefatından sonra iç çekişmeler yüzünden ikiye bölündüler. Güneydeki devleti Asurlular, kuzeydekini ise Babilliler ortadan kaldırdı. Babilliler, Milattan Önce 6. yüzyılda Yahudileri Babil'e sürdüler. Daha sonra Pers Krallığı'nın desteğini alan Yahudiler, Kudüs'e dönüp yıkılmış olan Süleyman Mabedi'ni yeniden ibadete açtılar. Yahudiler, bir müddet sonraysa dünyanın ilk imparatorluğu olan Roma'nın hâkimiyeti altına girdiler. Romalılar, Milattan Sonra 70'te Yahudileri Kudüs'ten sürüp Süleyman Mabedi'ni yıktılar. Yahudiler, bu sürgünden sonra kendilerini putperest Roma'nın idaresinden kurtaracak ve dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan Yahudileri toplayarak "arzı mevud"da, yani vaat edilmiş topraklarda ilahi devleti kuracak olan mesihi beklemeye başladılar. Dünyanın birçok tarafına yayılmış olan Yahudiler, Hıristiyanlar tarafından büyük eziyetler gördüler. Hıristiyanlar, başlarına gelen her türlü felakette Yahudileri suçlu olarak görür ve cezalandırırlardı. Yahudiler ise başlarına gelen her türlü felaketi, mesihin gelişinin yaklaşması olarak yorumlarlardı. Tarih boyunca birçok Yahudi, kendisinin mesih olduğunu ileri sürerek ortaya çıktı ve taraftar topladı. Filistin'e giden Yahudiler YAHUDİLERİN HAMİSİ İNGİLTERE 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında nüfuz alanı kurmak isteyen İngiltere, Fransa'nın Katolik, Rusların da Ortodokslar ile işbirliği yaptığı gibi imparatorlukta kendisine yardımcı olacak bir topluluk aradı ve Yahudileri buldu. Yahudileri himaye ve onlar vasıtasıyla Osmanlı topraklarında faaliyet gösterme, zamanla İngiliz dış politikasının unsurlarından biri hâline geldi. İngiltere'nin ve Avrupa'nın zengin Yahudileri de İngiltere'nin desteğiyle Filistin'i vatan hâline getirmek için harekete geçtiler. Böylece Yahudilerin Filistin'e geri dönüş macerası başladı. Bu konuda Vahdettin Engin, Tufan Buzpınar ve Ahmet Kavas'ın araştırmaları vardır. Filistin'de nöbet tutan bir Türk askeri. SİYONİZM HAREKETİNİN DOĞUŞU 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa'daki milliyetçilik cereyanı "antisemitizm" adı verilen Yahudi düşmanlığını da ön plana çıkarmıştı. Eskiden beri Yahudileri sevmeyen Hıristiyan ülkelerde düşmanlık şiddetlendi. 1881'de Çar II. Aleksandr'ın öldürülmesinden sonra, Yahudi düşmanlığının artmasıyla birlikte Yahudiler, Rusya ve Romanya'dan kitleler halinde başta Amerika olmak üzere dünyanın değişik yerlerine göç etmeye başladılar. Avrupa'nın diğer ülkelerinden de dışlanan Yahudiler, kendilerine sığınacak yer arıyorlardı. 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında Amerika'ya göç eden Yahudilerin sayısı 3 milyon civarındadır. Avrupa ve Rusya'da ortaya çıkan antisemitizm faaliyetleri Yahudileri çeşitli arayışlara itmişti. "Vaat edilmiş topraklar" olarak kabul ettikleri Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasını hedefleyen "siyonizm" hareketi ortaya çıktı. Yahudiler, 1881'de Odessa'da "Hovevei TziyonSion Âşıkları" adlı bir dernek kurdular. Derneğin amacı, Yahudilerin Filistin ve Kudüs'e yerleşmelerini sağlamaktı. Bu göç sırasında 5 bin kadar Yahudi de Filistin'e gitmişti. Bu yıllarda Filistin'de 430 bin Müslüman, 55 bin Hıristiyan ve 35 bin Yahudi yaşıyordu. II. Abdülhamid ABDÜLHAMİD GÖÇÜ YASAKLADI Bu yıllarda Londra'da İngiltere'nin Ortadoğu'daki çıkarları için bir Yahudi devletinin kurulması fikri gün geçtikçe etkili hâle geliyordu. Ancak hedef alınan Filistin, Osmanlı hâkimiyetindeydi. Başta II. Abdülhamid olmak üzere Osmanlı devlet adamları, muhtemel bir Yahudi göçünün Filistin'de çok kritik dengelere bağlı mevcut durumu bozacağı ve bölgeyi karıştıracağı farkındaydılar. Sultan Abdülhamid'in 1880'de çıkardığı iradesiyle Yahudilerin Filistin'e göçmen olarak yerleşmelerinin kapısı kapatıldı. Osmanlı vatandaşı olan Yahudilerin de Filistin'den toprak satın almaları yasaklandı. Hac amaçlı olarak Kudüs'ü ziyaret edecek Yahudiler ise Osmanlı konsolosluklarından vize almak, Filistin'e girerken geri döneceklerine dair teminat parası yatırmak ve girişlerinden itibaren 30 gün içinde Filistin'i terk etmek mecburiyetindeydiler. Osmanlı Devleti, 1882'de yaşadıkları ülkelerden kovulan Yahudilerin Filistin haricinde gösterilecek yerlerde 100-150 haneyi geçmeyecek şekilde yerleşmeleri şartıyla ülkeye kabul edilebilecekleri kararını da aldı. Fakat bu tedbir kesin bir çözüm olmadı. Osmanlı yönetiminin aldığı sıkı tedbirlere rağmen siyonistler, Filistin'e yerleşebilmek için her türlü yöntemi denemeye başladılar. Özellikle mahalli yöneticiler ve bölge halkının bir kısmı, büyük paralar karşılığında hükümetin yasağına rağmen Yahudilere toprak sattılar. II. Abdülhamid, bu gelişmeler üzerine bölgedeki boş devlet arazilerinden bir kısmını şahsi mal varlığı olarak satın aldı. 1895'ten itibaren siyonizmi milletler arası bir