Çürüme!

Dikkat ettiniz mi Kemal Kılıçdaroğlu, son günlerde en çok "çürüme" kelimesini kullanıyor. Cumhurbaşkanı söz konusu olduğunda da, TÜİK'i eleştirirken de, İmamoğlu'ndan bahsederken de dilinde hep aynı ifade var: Çürüme! Kemal Bey'e bakılırsa, söylediklerine inanılırsa Türkiye yönetilemiyor, patinaj yapıyor ve her şey çürümüş durumda. Ancak, "çürüme" konusunda ortaya koyduğu argümanlar da verdiği örnekler de çürük. Tam bir algı oluşturma faaliyeti bu! Alt yapısı ve dayanaklarının bulunup bulunmaması hiç önemli değil. Amaç, öyle ya da böyle sonuç elde etmek... Bu tür ifadeleri sürekli tekrarlayarak, kafaları bulandırmak ve siyaseten rant devşirmek... Doğru bir yol ve yöntem değil tabii bu! Çünkü bütün bunlar yapılırken, pek çok değer ayaklar altına alınıyor, çürütülüyor ve siyaset alabildiğine kirleniyor. Örnekler verelim isterseniz... Kemal Bey, İmamoğlu'nun İngiliz Sefirle balık tuzlarken, dışarıdaki tuzlama aracının kapının önünü açık tutma çabasına takılmış. Bunların MOBESE kamera görüntüleri olduğunu söylüyor. "Bu özel hayatın gizliliğini ihlaldir" diyor. Hızını alamayıp, "Biz sadece telefonlarımızın dinlendiğini sanıyorduk. Meğer izleniyormuşuz da!" ifadelerini kullanıyor. Nereden çıktı bu telefon dinlemesi Dayanağı var mı yok. Ayrıca, herkese açık MOBESE görüntülerini dayanak yaparak "izleniyormuşuz" denmesi de bir başka çarpıtma becerisi. Ama Kılıçdaroğlu bu! Hep böyle yapıyor. Sonra da kalkıp "çürümeden" bahsediyor! Mesela, hangi konuda yapıldığı belli olmayan, kazananlarının belirtmediği bir ihaleden bahsediyor. Ayrıca, olmayan bir imzayı da varmış gibi ekleyip algı oluşturmaya çalışıyor. Sonra da "Türkiye soyuluyor" anlamına gelecek sözler sarf ediyor. Astronomik fiyatlar ödendiği belirtilen bir otelin kral dairesinden millete seslenerek, "fakirlik" edebiyatı yapıyor. Sonra yine "çürümeden" bahsedebiliyor. Kendisine "Demokrat Dede" denilmesini istiyor. Ama partisinin asıl sahibi olan delegelere sormadan kurultay erteliyor. Daha sayayım mı.. Zaten