Üstüne alan alsın

1980'li yıllardı. Benim de muhabirlik dönemimdi. İşe gidip gelirken belediye otobüsü kullanıyorduk. Keçiören'de oturan mesai arkadaşım Metin Işık'ın otobüs yoldaşlarından biri de Hak-İş Genel Başkanı Necati Çelik'ti.

Allah rahmet eylesin. Kendisine birkaç defa durakta ben de rastlamıştım. Bir sendikanın başkanıydı. Ama makam aracı yoktu. İşe gidip gelirken bizler gibi O da otobüs kullanırdı. Hak-İş'i böyle büyüttü! Necati Çelik, yıllar sonra Çalışma Bakanlığı yaptı. O dönemde de son derece mütevazı davrandı.

Karadenizli siyasetçi Fahrettin Kurt, ANAP döneminde Enerji Bakanıydı. Eşi belediye otobüsüne binerdi. Hiç unutmuyorum, haberini de ben yapmıştım. Bizden biriydi o. Bugün pek çok kişi gibi benim eşim de işe gidip gelirken dolmuş ve toplu taşım araçları kullanıyor.

Biz bunları da gördük, taban tabana zıt örneklerini de...

1999'da Türk-İş Genel Başkanı Şemsi Denizer'in lüks Jaguar'ı hayli tepki çekmişti. Olay ve aracın fotoğrafları, günlerce gazete sayfalarını süslemişti. Denizer'in kız kardeşi Şennur Sarıbaş'ın şu sözleri de yaşananlara damga vurmuştu:

"Memleketin tek hırsızı Şemsi Denizer değil."

Savunmak için mi, yermek için mi sarf edildi, bilemiyorum. Ama bu sözler söylendi. Açın interneti bakın: Kim için neler yazılmış, arkalarında neler kalmış, görürsünüz.

Rahmetli Osman Bölükbaşı, bir dönem Türkiye'nin en renkli siyasetçilerinden biriydi. çok iyi hatip ve hazırcevap bir kişilikti. MP, CMP, CKMP4nin kurucu genel başkanı ve milletvekiliydi.

Evine de dolmuşla gidip gelirdi. Bir gün AP eski bakanlarından Ali Naili Erdem'le birlikte O'nu Güvenpark'taki durakta sırada beklerken gören Haymanalı bir dolmuş şoförü, "Sayın Bölükbaşı, siz de mi dolmuşa biniyorsunuz" diye sorunca cevabı yapıştırdı:

-Bak evlat, bazıları cebini doldurur, bizim gibiler de dolmuşları doldurur!

Bülent Ecevit'i de yakından tanıdım ben. DSP