Şok, şok, şok...

Biz Ukrayna'daki gelişmeler, dünyadaki dalgalanmalar, içerideki stokçular ve vurguncularla uğraşırken, çok önemli bir gelişmeyi kaçırmışız. Ali Babacan sızdırmasaydı ve Cumhuriyet Gazetesi de yayınlamasaydı, haberimiz olmayacaktı. Bir gazeteci olarak büyük kayıp tabii ki! Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bazı gazete ve haber portallarının temsilcilerini toplamış ve açıklamış: "Cumhurbaşkanı adayı, 6 liderin ortak mutabakatı ile belirlenecek." Oh, gerçekten rahatladık şimdi. Biz de düşünüp duruyorduk, "Ne yapacaklar, nasıl edecekler, bu işi nasıl çözecekler" diye! Orada bulunup, böylesine önemli bir ana tanıklık edemesek bile önemli bir yük kalktı üzerimizden. Ali Babacan "liderler" demiş, ama liderlik farklı bir şey elbette. Dili sürçmüş olsa gerek, sanırım parti genel başkanlarını kastetmiş. Üçüncü buluşmalarını kendi ev sahipliğinde 27 Mart'ta gerçekleştirip, uzlaşmaya çalışacaklarmış. Önemli tabii uzlaşmaya çalışmak! Başlamak yolun yarısı demek. Uzlaşmak zorunda olunca, uzlaşmanın da arkadan geleceğini kabul etmek lazım doğal olarak. İtişip kakışsalar da, kafa göz yarsalar da uzlaşacaklar; mecbur ve mahkûmlar. Yok ki başka çareleri. Tek tek bir anlam ifade etmiyorlar çünkü. Bir yekûn oluşturmak için hepsini alt alta yazıp toplamak gerekiyor. Toplantı sırasında bizim gazeteci taifesinden biri son derece önemli ve hayati soruyu patlatmış: -Deva Partisi, Millet İttifakı'na katılacak mı İşte biz de bunu merak ediyorduk! Ali Bey muhteşem bir cevap vermiş: -Hepimizde bir ittifak vizyonu varsa, değer ve ilkelerde uzlaşmak gerektiğini görüyoruz. "Erdoğan'ı devirmek için ne gerekiyorsa onu yaparız, uzlaşırız" diyecek hali yok elbette. O yüzden anlı şanlı meslektaşlarımız içinden "Ya uzlaşamazsanız" sorusunu soran da çıkmamış. Hatta bir ara Ali Babacan soru sorulmasına gerek kalmadan, bütün merakları giderecek toptan bir cevap vermiş: -Biz, milletvekili seçimlerine ortak girilmesini savunuyoruz. Böylece Millet İttifakı'nın çoktan kurulduğunu, CHP