Varoş bankerlerinden yüksek sosyeteye

Sevgili okurlarım Türkiye şimdi yeni birpiyasa vurgunuile yüz yüze gelmiş durumda.

Yapanlar belli, yaptıranlar belli!

Ancak (bizdeki denetimsizlik nedeniyle) şimdi tanık olduğumuz sosyetik vurgun ilk değil ve son da olmayacak.

Bu yaşadıklarımız beni yıllar öncesine götürdü, o zaman olanları bir kez daha hayretler içerisinde anımsattı...

1980'li yıllarda idi, 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşmiş ve askerler ülke yönetimine el koymuştu.

Nasıl oldu bilinmez ve halen de kimse bilmez, piyasada bir takım'bankerler'türedi. Özellikle büyük kentlerimizin sokakları ve ana caddeleri bu banker furyasının istilasına uğradı...

Çalışma ilkeleri (!) belliydi,

Bir masa bir kasa ve bir de eli yüzü düzgün, ağzı laf yapan, müşteri tavlamayı bilen sekreter.

Müthiş bir furya patlamıştı. Her yer banker tabelaları ile doluydu. İpini koparan banker oluyordu.

Bunlar halktan topladıkları parayaayda yüzde 10 netgibi çok yüksek faizler veriyordu. Banker bürolarının önünde kuyruklar vardı.

Bankerler ise halktan topladıkları paraları akşam büronun kapanış saatlerinde bavullara doldurup bankaya taşımakla uğraşıyordu. Böylesine yüksek faizin nasıl karşılandığını soranlara hep aynı yanıt veriliyordu:

"Çok önemli yeni yatırımlarımız var. Fabrikalar ve yeni şirketler kuruyoruz. Hiç merak etmeyin paralarınız bizim güvencemiz altındadır."

O zamanlar internet yok, özel televizyon kanalları yok.

Banker ilanları sadece gazetelerde çarşaf çarşaf çıkıyor ve basın patronları çok mutlu! Çok büyük ilan gelirlerini cebe atıyorlar.

Banker Yalçın

Piyasada yeni bir bankerin ismi çok sık geçiyordu...

Banker Yalçın!

Paraları hızla topladığı, sonra bunları mahalle arkadaşlarıyla birlikte pavyonlarda ve gece kulüplerinde karı kızla yediği söyleniyordu.

İlginç bir tipti...

Banker olmaya karar verdiğinde 18 yaşında idi.

Ortaokul mezunu, İller Bankasında çaycılık yapıyordu.

Uyanık bir çocuktu. Yasal boşluklardan yararlanıp hemen banker oldu.

Kavaklıdere'de Beykoz sokakta bir apartman katı kiralayıp bürosunu açtı ve hızla para toplamaya girişti. Yanına güzel bir bayan sekreter, bir de yardımcı olarak emekli albay almıştı.

'Kerizlerin' paraları su gibi akıyordu!

Benim sonraki yıllarda tanıdığımYalçınuyanık çocuktu...

Ama kötü niyetli değildi.

Öteki bankerlerin çoğu gibi dolandırıcı da değildi.

Görgüsüz ve beş kuruşsuz bir varoş çocuğu idi.

'Görmemişliğin'bütün özelliklerini üzerinde taşıyordu.

Örneğin bir davet falan olduğunda kendi kendine çelenk sipariş eder ve üzerine"Turgut Özal'ın başarı dilekleriyle"yazdırırdı.

Kendi doğum gününde pavyonlarda kutlama geceleri düzenler ve çelenk siparişlerinin üzerine düzmece şeritler taktırırdı: