Yalan büyük olacak ki inansınlar!

Sevgili okurlarım, Türkiye'de bir kesim krallar gibi yaşarken büyük kitlelerin ne durumda olduğu, her gün gözlerimizin önünde...

İktidarın kısa vadede niyeti ise belli.

Durumu 31 Mart yerel seçimlerine kadar kazasız belasız idare etmek!

Sonrası Allah kerim, gelecek oylar nasıl olsa çantada keklik!

Taktik şöyle...

Asgari ücrete kendilerince 'yüklüce' bir zam yapıp, ağlaşan milyonlarca garibanın sesini o yolla kesmek.

Dırıltıyı zırıltıyı biraz olsun önleyebilmek!

Hesaplar belli:

Asgari ücreti 2024 yılı için tek seferde 18-19 bin lira dolaylarına yükseltmek...

Ve 'ağlayışlara' hiç değilse biraz olsun, seçime kadar ara vermek!

Medyanın büyük bir bölümü devşirildi. Birkaçı dışında medya kuruluşları AKP iktidarının elinde, emrinde ve hizmetinde. Bu olanağı dibine kadar kullanıp yararlanıyorlar!

Her türlü yalanı söylemek bu gibi durumlarda bazıları için mubahtır.

Bu gibi işlerin yakın geçmişte büyük bir 'ustası' vardı.

Hitler'in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels...

1930'lu ve 1940'lı yıllardan söz ediyoruz.

Hitler bütün dünyayı İkinci Dünya Savaşına sürüklemeye çalışmış ve sonunda başarmıştı!

O zamanlarda televizyon yok, internet yok.

Medya gücü olarak sadece gazeteler, radyo ve özel propaganda filmleri vardı.

Goebbels her gün gazete manşetlerinde yer alırdı.

Çığırtkan sesiyle sık sık radyo konuşmaları yapardı...

Ve sağ kolu olarak görev yapan propaganda ekibine de sık sık anımsattığı kurallar vardı:

"Halkı yalanlarla avutup kandıracaksınız. Yalan ne kadar büyük olursa o kadar inandırıcı olur. Sıradan yalan söylemeyin ve söyletmeyin. Halk büyük yalanlara daha çok kanar!.."

Gazeteler, dergiler ve radyo yayınları tamamen ellerinde idi...

Savaş ortamında ve öncesinde yalanlarla idare ettiler ama işin sonrası ne Hitler açısından iyi bitti, ne de Goebbels açısından...

Naziler savaşı kaybetti. Hitler, Rus ordusu Berlin'e girerken özel sığınağında sevgilisi Eva Braun'la birlikte intihar etmeyi yeğledi.

Goebbels de yine aynı sığınakta eşi ile birlikte intihar etti. Bu arada küçük çocuklarını da öldürmüşlerdi.

Propaganda yalanları böylece sona ermiş oldu.

Bu yalan söyleme mekanizması önemlidir ve her ülkedeki iktidarlar az veya çok kullanır.

Hele de demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerde yaygın bir uygulamadır.

Türkiye buna dahildir.

Cumhurbaşkanı her gün açıklamalar yapar ve nutuklar atar.

Bakanlar öyle.

AKP'nin sözcüleri yine öyle!