Bir o döneme bakın ve bir de günümüze...

Sevgili okurlarım, memleket her alanda bir sürü yolsuzluk ve rüşvetle soyulurken kimseden ses çıkmıyor.

Belgelenen yolsuzluklar bile saman alevi gibi kısa süreli parladıktan sonra unutuluyor, sönüp gidiyor!

Günümüzde rüşvet sadece para alıp vermekle olmuyor.

Bir de adına siyasi rüşvet denilen kavram var ki her gün karşımızda.

Belediyelerde, ama özellikle AKP'li belediyelerde yoğun.

Bu gibi konularda özellikle Sayıştay tarafından didik didik edilip hazırlanan yüzlerce yolsuzluk dosyası şu anda Meclis'in tozlu raflarında bekliyor.

Her biri kaldırılmış ve adeta ölüm uykusunda!

Peki bunlar daha sonra ne olacak

Geçmiş olsun, malı götürenler götürdü ve her biri yapanların yanına kâr kaldı bile!

Geçen gün ilginç bir kitap okudum...

Rahmetli Selahattin Adil Paşa'nın kitabı...

"Hayat Mücadeleleri. Selahattin Adil Paşa'nın Hatıraları."

Paşa Birinci Dünya Savaşı'nda, öncesi ve sonrasında Osmanlı'nın bütün cephelerinde önemli rol oynamış biri.

Uygar, aydınlık kafalı ve sosyal yaşamı güçlü bir asker.

Kurtuluş Savaşı sonrasında Türk ordusunun işgal altındaki başkentinde, düşman ordusu çekilmeden az önce İstanbul Kumandanı olarak görev yapıyor ve burada yabancı komutanlarla tanışıyor...

Ve İstanbul bize geçtikten sonra 1924 yılında ordudan istifa edip ticari hayata atılıyor.

Belki de onlarla tanışıp iyi ilişkiler kurmuş olması nedeniyle!

O sırada ordumuz güçsüz. Yeterli silah ve uçak yok, top yok, cephane yok. Her şey kısıtlı.

Selahattin Paşa bu fırsatı kullanıyor ve Avrupa ülkelerindeki yabancı şirketlerin komisyonculuğunu üstlenip Türk ordusuna uçak dahil her çeşit malzeme satmaya başlıyor...

Bu amaçla pek çok Avrupa ülkesini ve silah şirketlerini geziyor.

Anılarında anlatıyor, o başkentlerin en lüks otellerinde yatıp kalkıyor ve büyük paralar kazanıyor.

Ticaret hayatında aradan 15 yıl geçiyor ve günün birinde kendisine bir tebligat geliyor.

Milli Savunma Bakanı Naci Tınaz, Selahattin Adil'e bir resmi yazı gönderiyor.

Yazıda çok ağır bir suçlama yer alıyor.

Komisyoncu Paşa, para kazanmak uğruna Türk ordusuna "suikast yapmakla" suçlanıyor.

İşte 29 Mart 1939 tarihli o yazı:

"Emekli General Selahattin Âdil,

Alınmakta olan 8 Heinkel bombardıman uçağı için Alman firmalarından 25 bin lira komisyon alacağınızı mevsuk (doğrulanmış) olarak işittim.

Hükümet komisyonculuğu 511939 tarihinde kaldırmıştı.

Vaktiyle yüzde 5 alırken bu sekiz uçaktan yüzde 1.6 komisyonculuk almak suretiyle kanaat gösterdiğiniz (indirim yapmaya razı olduğunuz) da hikâye olunuyor!

Şu halde savaş uçağından 3 bin lira komisyon almak gibi devletin müdafaa (savunma) kuvvetlerine suikastta bulunuyorsunuz.

Eski bir generalin fakir milletin hazinesinden hâlâ böyle para almak isteyişi beni çok müteessir etmiştir (üzmüştür.)

Sizden ricam şudur:

Bu paradan vazgeçtiğinizi firmaya yazarak bizim pazarlık ettiğimiz toplamdan bu miktar düşülmelidir.

Eğer buna muvaffakat etmezseniz (kabul etmezseniz) ben de bu 8 bombardıman uçağının satın alınmasından vazgeçeceğim.

Ordumuz dünyanın bu karışık durumu içinde bu harp silahlarından mahrum kalacaktır.

Bunun bütün vebali sizin omuzlarınıza yüklenecektir.

Çabuk cevap vermenizi rica ederim.