Kanal İstanbulu inadına mı yapacak!..

SEVGİLİ okurlarım, aradan aylar ve yıllar geçti ama çok önemli bir konuda iktidar kesiminden hâlâ somut bir ses yok.

Oysa aynı plağı her gün dinlemekten bıkmıştık!

Kanal İstanbul'u ille de yapacağız!

Bu konunun ülke gündemine ilk kez ne zaman ve nasıl oturtulduğunu doğrusunu isterseniz anımsamıyorum.

Marmara Denizi ile Karadeniz'i bağlayan büyük bir kanal açacaklar ve iki denizi birleştireceklerdi.

Bunların aklına fikrine kimler girdiyse, orada İstanbul Boğazı gibi Allah'ın verdiği doğal bir suyolu varken yanına ikincisini yapacaklardı.

Özellikleri şöyle:

Uzunluğu 45 kilometre.

Derinliği belli yerlerde 17 metre, genişliği 250 metre.

İktidar kesimi buna "Çılgın proje" diyordu ve gerçekten de çılgındı.

Aklı başında olan hiç kimsenin savunması mümkün değildi.

Gerçekten çılgındı çünkü aklı başında olan hiç kimse ülkemize bu kumarı oynatmayı düşünemezdi.

Kanalın iki yanında yeni şehirler kurulacak, üzerine köprüler, çevresine otoyollar yapılacaktı.

Yağmacılık hemen başlamıştı bile...

Kanalın güzergâhı üç aşağı beş yukarı belli idi...

Yamyamlar, kâr hırsıyla yananlar ve spekülatörler çevredeki arazileri kapatıyordu.

Katar şeyhinin anası bile oralardan toprak satın almaya başladı. Hemen ardından Suudilerin sülalesi de devreye girecek, topraklar kapanın elinde kalacaktı.

Sonra sözüm ona kanalın yapımı başlayacak, bir koyan 30 alacaktı.

Planlar çok ince yapılmıştı ve bunları hep söyleyip durduk:

"Esas vurgunu yine yandaş müteahhitler yapacak!"

Kanal İstanbul onlar için bulunmaz bir nimet!

İrili ufaklı binlerce iş yapılacak.

İşlerin önemli bir bölümü İhale Yasasına bu iktidar tarafından konulan yeni hükümlerle, onlara doğrudan, ihale mihale yapılmadan, hatta belki zahmete girip pazarlık bile yapılmadan verilecek.

Devletin ve milletin trilyonları Kanal İstanbul bahanesiyle rantçıların ve müteahhitlerin ceplerine hortumlanacak.

Eğer yapılacaksa şunu hepimiz iyi bilelim...

Devlet, bu 'vurgun projesi' için yüz milyarlarca dolar para harcayacak.

Böylesine yüksek bir miktarın nereden bulunacağını hiç kimse bilmiyor.

Ağır borçlanma yapılacak!

Hazine kaynakları doğal olarak yetmeyecek.

Tahvil çıkaracaklar.

Yerli ve yabancı bankalara gidip kredi isteyecekler.

Bu gereksiz kanalın maliyetinin ne kadar olacağını bilen o zaman da yoktu, şimdi de yok.

Korkunç bir rakamlar...

Ama esas bilinmeyen husus, kazı işlerinden çıkacak milyarlarca metreküp toprağın nereye nasıl atılacağı!

Kanal için harcanacak parayı üretim yapacak yeni fabrikalara yatırmak işlerine gelmiyor...

Çünkü Türkiye'deki en büyük vurgun kazı işlerinde gerçekleşir.

Adına "hafriyat kazığı" denir.

Örneğin önceden 10 metreküp toprak kazılacağı hesaplanır, vurgun işte bu aşamadan sonra başlar.

İş ilerledikçe müteahhit yeni isteklerde bulunur:

"Biz 10 dedik ama hafriyat artış gösterdi. En az 30 metreküp çıkacak. Bu durumda bize ek kazı farkı ödenmezse işi yarım bırakıp gideriz, kararı mahkeme verir!"

Bu durumda idarenin elinde iki seçenek vardır: