45 yılın hesabını size veriyorum

Sevgili okurlarım dün de yazmıştım, bunlar benim için çok önemli ve anlamlı günler...Çünkü gazeteciliğe7 Şubat 1977günü başlamıştım ve şimdi tam45 yıldoldu. Dünkü yazımda o günün öncesinden günümüze kadar neler yaptığımı anlatmıştım. Bugün ise farklı bir şey yapacağım.Sizlere bu 45 yılın bir hesabını kendi açımdan çok özetle vereceğim.Emin Çölaşan 77. yaşını dostlarıyla böyle kutlamıştı...Şimdi söyleyeceklerim konusundaiddialıyım.Bir tek sözcüğünde bile yalan, yanlış, abartma olmayacaktır.Bu meslekte gazeteci olsun veya olmasın, her türlü insanı tanıdım. İyiler, kötüler, dürüstler, üçkağıtçılar, yağcılar, yalancılar, yalakalar, yolsuzluk yapanlar... Bugün dahil bu ülkeyi nasıl çapsız tiplerin yönettiğine, o "Büyük" zannedilen çoğu kimselerin aslında nasıl "Küçük" olduğuna defalarca tanık oldum.Aynı gerçek biz gazeteciler için de geçerlidir. Aramızda her türlü insan vardır.Meslektaşlarımdan bugüne kadar bazı kazıklar yedim ama iddialı söylüyorum, hiç kimseye kazık atmadım.Emin Çölaşan 4 yaşındaBugüne kadar benden genç veya yaşlı,yüzlercegazeteci ile tanıştım, birlikte veya farklı ortamlarda görev yaptım ama hiçbirine saygısızlık etmedim.Hele genç ve deneyimsiz muhabir arkadaşlarıma kendi çapımda hep sahip çıkmaya, bir şeyler öğretmeye, yol göstermeye çalıştım.Medyada inanılmaz birsömürü çarkıvar. Gerek bana ve gerekse başkalarına yapılan haksızlıklara karşı çıkmayı hep görev bildim. O yüzden de, geçmişteki gazete yönetimleriyle aram çoğu zaman iyi olmadı.Sıradan ve torpilsiz bir muhabir olarak adım attığım bu meslekte hep çalıştım. Hele ilk yıllarda gecelerim ve gündüzlerim sürekli çalışarak geçti.Bunun sıkıntısını en başta, bana her konuda destek olan eşimTansel Çölaşançekmek zorunda kaldı.Torpiliniz ve arkanız yoksa, gazetecilikte bir yere gelebilmek için sürekli çalışıp kendinizi kanıtlamak zorundasınız. Benim arkam, ekibim ve torpilim hiçbir zaman olmadı.Bugüne kadar binlerce habere, söyleşiye ve köşe yazısına imzamı attım. Bu meslekte bir yerlere gelirken hiç kimsenin omuzlarına basmadım, kalleşlik yapmadım, arkadan vurmadım, yönetime şikayet etmedim, jurnalcilik ve ispiyonculuk yapmadım.Üstelikhiçkimseyeyağcılık veyalakalıkyapmadım, başeğmedim.Bütün bu süreçte bir şeyi çok net öğrendim:"Gazetecilikte bir yere hak ederek gelmek çok zordur. Ama geldiğin yerde kalmak daha da zordur."Sanırım ikisini de başardım.Sanık Emin Çölaşan - Yer: Ankara Ağır Ceza Mahkemesi SÖZCÜ Davası'nda ifade verirken.Belki inanmayacaksınız ama bu45 yılboyunca işimden bir gün olsun kaytarmadım.İşimi, görevimi ve okurlarımı her zaman ciddiye aldım, mesleğime ihanet etmedim.Bizim meslekte çok yaygın olan"Birilerinin ekibi ve adamı olma, sırtını sağlam yere dayama"ilkesine asla rağbet etmedim, kimsenin koruması altına girmedim, dümen çevirmedim.Çizgimi hiç bozmamaya çalıştım, dönek olmadım.Siyasilerle hepuzak ilişkiyaşadım. Hiçbir siyasetçinin, hiçbir partinin sesi olmadım. Vicdanım, yurt sevgim ve gazetecilik birikimlerim neyi emrediyorsa onu yaptım.Mesleğime çok büyük biraşklabağlı kaldım.Ama itiraf ediyorum bu aşk, medyanın bupislikortamında biraz azaldı.Bazen de yazılarımda kavga ettim. Kapıştıklarım arasında bir tane adam gibi adam yoktu. Karşıma hepentel-liboş-şeriatçı-bölücü-üçkağıtçıtakımı çıktı! Onlara en ağır yazıları yazmaktan asla kaçınmadım.Benim kaderimde her zamaniktidar sahipleri, güçlüler, egemenler, ülkeyi soyanlar, din tüccarlarıveonların emir kullarıilekapışmak varmış!Bu uzun yıllariçerisinde kendim, ya da başkaları için aslaiş takibiyapmadım. Gazete yönetimlerinden de bu doğrultuda bir istek hiçbir zaman gelmedi.Kursağıma bir kuruşharam, yasadışı, ahlâk dışı, kural dışıpara girmedi. Her iktidar dönemindeaçığımıaradılar, bulamadılar.Yedi sülalemi araştırdılar, yine bulamadılar. Çocukluğumdan beri bir tek açığımı bulsalar beni mahvederlerdi. Gazetecilik yaptırmazlardı da, asıl ben insanların yüzüne nasıl bakardım.Bizim meslekte bir altın kural vardı, şimdi artık pek geçerli değil!Geçmişinde şu veya bu biçimde açığı olan köşe yazarı, hiç kimseyi eleştiremez. Zira açığının bir gün yüzüne vurulacağını bilir... Ve hep suya sabuna dokunmayan konularla, ya da iktidarlara ve egemenlere yağ çekerek vaziyeti idare eder.Her zamaneleştirengazeteci oldum. Yağcılık yapmak, övgü düzmek kolaydır da,eleştirmekbiraz yürek ister. Bence gazeteciövendeğil,eleştirenkimsedir. Her iktidar döneminde bunu yaptım.Hırsızların, namussuzların, ülkemizi soyanların, sömürenlerin, din tüccarlarının, bölücülerin üzerine elimden geldiğince gittim. Hakkımda nice cezavetazminat davaları açıldı. Öyle zamanlar oldu ki, günümün yarısını mahkemelerde, adliye koridorlarında geçirdim. Tazminat davalarında kaybettiklerim elbette oldu.Mesleğimde hiç kimseye, okurlarıma ve hele de genç gazetecilere hava atmadım, gösteriş yapmadım, hiçbir zaman şımarmadım. Sadece iyi bir ürün sergileyen gazetecileri"Keşke bunu ben yazmış olsaydım"diye olumlu anlamda kıskandım.Yazılarımı ülkemin ve milletimin çıkarları doğrultusunda,Mustafa Kemal Atatürk'ün aydın izinde,bazen kelle koltukta ve nice tehditler alarak yazdım.Lüks yaşantım asla olmadı. Davetlerde, resepsiyonlarda, gece hayatında aile ve dost çevresi hariç hemen hiç yer almadım. Heleegemenlerinsofrasında ve davetlerinde hiç bulunamadım!Sosyeteyede