Türk kahvesinin gönül elçisi

Amerika'da 'Turkish Coffee Lady' adıyla anılan ve bu isimle bir vakıf kurarak 13 yıldır kahvemizi tanıtan Gizem Şalcıgil White, örnek alınacak bir girişimci. Kahvemizi Amerika pazarında yaymak, restoranların menülerine sokmak ve marketlerde satışını sağlamaksa yeni hedefleri... Türk kadınının dirayetini, azmini ve başarısını yurtdışında herkese gösterdiği için tebrikler!Hediye çekilişinde kahve fincanlarının arasına biraz da espri olsun diye konan kahve falı hediyesi, salondaki en ciddi insana yani 60'larındaki bir Japon'a çıkıyor. Hiç oralı olmaz sanıyorum. Ama o heyecanla sahneye çıkıp büyük bir merakla falına ne zaman baktırabileceğini soruyor ve hemen ardından ekliyor: "Ben Türk kahvesinin böyle derin bir kültüre sahip olduğunu bilmiyordum. Bizim çayımızda olduğu gibi, sizin de kahvenizde ritüeller ve anlam yüklediğiniz şeyler olmasından çok etkilendim."San Diego'nun en güzel açık hava alanında, Balboa Park'ın içindeki Türk Kültür Evi'ndeyiz. Az önce Türk kahvesi ikramı yapılmış, keyifli bir mini belgesel izlenmiş, sanatçı Hasan Kale kahve telveleriyle tabağa yine akıl uçuran şahane bir İstanbul manzarası resmetmiş. Etraf buram buram bizim kahve kokuyor. Salondakilerin bir kısmı San Diego'da yaşayan Türkler, kalanı kahvemizi merak edip ne olduğunu öğrenmeye gelen Amerikalılar. Bu organizasyonun arkasındaki isimse Gizem Şalcıgil White veya Amerikalıların taktığı ismiyle 'Turkish Coffee Lady'. Gizem'in yaptığı tam bir gönül işi, doğrusunu söylemek gerekirse biraz da deli işi. Günümüz koşullarında kim para beklentisi olmadan çok sevdiği bir şeyi ülkesi adına tanıtmaya, gönüllü kültür elçiliği yapmaya bu kadar çok vakit ayırabilir ki!Haberin DevamıHARVARD VE YALE'DE KAHVE DAĞITTIÖnce biraz Gizem'den bahsedeyim. 2007'de Boston'da küresel iletişim pazarlama yüksek lisans eğitimi alır. Mezuniyet projesinde imaj problemi olan bir ülkenin algısını değiştirmek üzere çalışması istenir. 50 sene sonrasını bile kapsayan bu geniş dosyayı hazırladıktan sonra zihninde şimşekler çakar. 'Bu projenin benzerini niye kendi güzel ülkeme uyarlamayayım ki' diye düşünür. O dönem yaptığı araştırmalarda Türkiye'nin sadece deniz, kum, güneş ve ucuz tatil anlayışı etrafında dolaşan bir algıyla tanındığı gerçeğini görür. Peki, neyin pazarlaması Amerika'da daha kolay yapılabilir ve en önemlisi etkili olur Kahvesever Amerikalılara anlatacak ve tattıracak en güzel şeylerden birinin bizim okkalı Türk kahvesi olduğuna karar verip kolları sıvar.Haberin DevamıGizem "Kısıtlı öğrenci imkânlarımız ve girişimci birkaç arkadaşımla beraber, Türk Kahvesi diye dijital bir platform kurduk. Facebook ve Twitter'ın popüler olmaya başladığı zamanlardı... Türkiye'ye giden Amerikalılar ve Amerika'da Türkiye'yi anlatmak isteyen Türkler bu platformda buluştu. Resim, makale ve video paylaşılabiliyordu. O dönem için vizyoner bir projeydi. Gitmediğimiz yer kalmadı ama sponsor bulamadık. Yıl 2009... O yıllarda fikre finansal destek bulmak çok zordu" diye anlatıyor yaşadıklarını.Washington Türkiye Büyükelçiliği'nde işe başlayan Gizem, kahveyle bağını koparmaz ve büyükelçinin de onayıyla Türk kahvesi seminerleri vermeye başlar. Radyolar ve yerel gazeteler beklediğinin çok üzerinde ilgi gösterir. Bu durum Gizem'i daha da cesaretlendirir ve işinden ayrılarak o dönem moda olmaya başlayan 'food truck'lardan (yemek arabası) bir tane yaptırıp 'Turkish Coffee Truck' adıyla Amerika'yı gezmeye başlar. Bu dönemde en büyük desteği Kurukahveci Mehmet Efendi'nin torunu Özdemir Ayer'den alır.