'Karanlık' geçmişten Michelin'li şefliğe...

İçi beyaz sıvı dolu cam bir kâse... Kâsenin üzerindeki ince metal şişte sıralanmış yenebilir çiçek ve deniztarağı dilimleri... Şiştekilerden bir parça alıp kâseyi kafanıza diktiğiniz an tüm aromasıyla damağınızı saran beyaz frenküzümü özü... Zihnimde en çok yer eden yemeklerden birini yemiş olabilirim ama tattıklarımdan önce Kopenhag'daki iki Michelin yıldızlı Jordnaer'in kurucu şefi Eric Vildgaard'ın beni çok şaşırtan hikâyesini anlatmak istiyorum.Neredeyse omzuna ancak geldiğim iri yarı bir şefle fotoğraf çektirmek için mutfağa geçiyorum. Dakikalar önce, son yıllarda yemeğinden servisine en etkilendiğim sofralardan birinde oturuyordum. Her bir santimetrekaresi dövmeyle kaplı kollarını bitiştirip yanımda poz veriyor. Hediye ettiğim "Baklava kutusunu da alalım mı fotoğraf karesine" diye soracak oluyorum. Yuvarlak gözlüklerinin üzerinden mahcup bir ifadeyle gülümseyerek "Yarısını yedim ama" diyor. Gördüğüm en yetenekli şeflerden Eric'in baklava delisi olduğunu duymak çok hoşuma gidiyor. Demek, bazı yemeklerinde çok ince çıtır hamurlar kullanması bundanmış.Deniztarağı şiş kebap sunumuZihnimde en çok yer eden yemeklerden birini yemiş olabilirim ama tüm bu tattıklarımdan önce Kopenhag'daki iki Michelin yıldızlı Jordnaer'in kurucu şefi Eric Vildgaard'ın hikâyesini anlatmak istiyorum. Eric'in ilkgençlik yılları türlü organize suçlar ve çete üyelikleriyle, gözaltı merkezleri arasında geçer. Hayatını değiştirmesine yardımcı olacak tutkuyuysa suçlu gençleri topluma kazandırmaya yönelik verilen eğitimlerden birinde keşfeder. 16 yaşındayken, sorunlu gençlerin çıkarıldığı yelken seyahatinde mürettebat için yemek pişirmekle görevlendirilir. Ve hayatında ilk kez uzun vakit geçirdiği mutfakta zihninin tamamen özgür olduğunun farkına varır, kendisini hiç olmadığı kadar rahat hisseder. Yolculuktan dönünce yapmak istediği ilk şey aşçılık okuluna kaydolmaktır. Ama mahallesine geri dönmesiyle aklı çelinir ve eski hayatına döner...Tina ve Eric Vildgaard Takip eden yıllar yine uyuşturucu, alkol ve çetelerin gölgesinde geçer. Bu sırada Noma'da şef olan kardeşi, Rene Redzepi'nin sağ kolu olarak çalışmaktadır. Noma'nın ilk Michelin yıldızını aldığı yıllardan bahsediyoruz. Kardeşi yardım için Eric'i mutfağa alır. Bir yanda mutfaktaki hayatı, diğer yanda devam eden karanlık dünya... Noma'da geçirdiği üç yılın ardından ebeveyninin her ikisini de birkaç ay içinde kaybedince psikolojik olarak dibe vurur. Kendini dış dünyaya kapatır. Bir gün yakın arkadaşlarından biri yardım etmesi için onu çalıştığı restorana götürür. "Şef gömleğini giydiğim anda her şey yeniden anlam kazandı" diye açıklıyor o günleri.Yardım etmeye gittiği Fredensborg Store Kro adlı restoranda baş şefliğe terfi eder. Ve bu esnada bence tüm bu hikâyenin en az onun kadar kahramanı olan eşi Tina'yla tanışır. Tina çok geçmeden hamile kalır. Bu hayatlarının en önemli yol ayrımıdır. Tina, Eric'e iki seçenek sunar: Ya alışkanlıkları ve çevresi ya da kuracakları yeni hayat... 2017'de Tina ikinci bebeklerine hamileyken -şu an 6 çocukları var- çift şehrin kuzey banliyösünde eski bir otelin içinde Jordnr'i açar. Dokuz ay sonra ilk Michelin yıldızını alarak gastronomi çevrelerinin dikkatini çekerler.Dükkânı sadece 10 bin Euro civarı nakit, Tina'nın sattığı bir Rolex saat ve pırlanta yüzükle açarlar. Malum, kredi almak konusunda Eric pek de güvenilir bir aday değildir. Tina o günleri şöyle anlatıyor: "Sadece 40 kadehimiz