İdeal bir şirket tarifi

EGE Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (ESİAD), önemli bir buluşmaya evsahipliği yaptı. "Doğru Yatırım, Finansmana Erişim ve Güçlü Yarınlar İçin ESİAD Yatırım Zirvesi" mottosuyla hazırlanan bu etkinlikte birbirinden değerli konuşmacılar vardı.Türk sanayisi rekabetçi bir politika izliyor. Kalite sorunu yok; üstelik nitelikli insan kaynağına da sahip...Dolayısıyla birçok dünya devinin dikkatini çekiyor.Sahnede söz alan konuşmacılar, deneyimli, yıllardır bu alanda danışmanlık veren isimlerdi.Bir çoğunu iyi tanıyorum ve yaptıklarını da dikkatlice izliyorum.İçlerinden biri şöyle bir cümle kullandı.Dedi ki; "İdeal bir şirket tarifi isteniyorsa; o da yarın sabah ceketlerin alınıp gidildiği şirketlerdir. Çünkü insanlara değil, sisteme dayalı bir şirketten söz ediyor oluruz..."Elbette çok eğitici, örnek konuşmalar oldu.Ama bu cümle benim için ayrıca değerliydi.Arada bu konulara giriyor ve yazıyorum.Kurumsallaşma gerçekten çok önemli...Yarattığınız marka bir süre sonra sizin olmaktan çıkıyor, topluma mal oluyor.O yüzden sahibi olduğunuz ya da içinde olduğunuz o markaların hakkını vermeniz gerekiyor. Kurumsallaşma kolay değil.Hele bizim gibi aile şirketlerinin, KOBİ'lerin çok olduğu ülkelerde bu şirketleri yönetmek gerçekten zor oluyor.Kurucuların şirketle olan gönül bağını elbette çok iyi anlıyorum.Ancak duygusal hareket ettiğinizde de bazı ayrıntıları gözden kaçırıyor olabilirsiniz.Danışmanlar farklı yönetim modellerini sunuyor olabilir.Kağıt üstünde yazılanların bire bir size uyması elbette beklenemez.O yüzden şirketlerin kendi yapılarına uygun en doğru modeli belirlemeleri şart.Ancak belli bir büyüklüğe gelen ya da o büyüklüğe ulaşmak isteyen şirketlerin yapması gerekenler de var.İşte o konuşmada da tarif edildiği gibi ceketin alınıp gidilebileceği kadar işlerin çalışıyor olması gerekir.Kurallar, süreçler, parametreler değişebilir.Değişmeyen ne kadar kurumsallaşırsanız markanızın değerinin o kadar artacağı gerçeğidir.Haberin DevamıMarkanıza yatırım yapınTÜRKİYE'nin her yerine gidiyorum. Sanayi, serbest bölgelerini geziyorum.Başarı hikayelerini dinliyorum.Gerçekten de Türkiye'ye inanıyorum. Türk sanayisinin, girişimcilerinin iyi işler yaptığını görüyorum.Yeter mi; yetmez...Çünkü daha iyisini yapabiliriz.Kısıtlı kaynaklarla yapılan bu fabrikaların, bu yatırımların daha iyi imkanlara sahip olduğunda neler yapabileceklerini de dinliyorum.Ama yazdığım gibi oyunu kurallarına göre oynamak gerekir.Yani kurumsallaşmanın adımlarına önce kendimizden başlamalıyız.İyi yönetilen şirketlerin nasıl sıçramalar yaptığını görüyoruz.Aksi durumlarda ise çok iyi gözüken şirketlerin kısa sürede hızlı çöküşlerine de tanıklık ediyoruz.Uzun bir liste yapabilirim, yapabiliriz. Aile şirketlerinde mutlaka iyi bir anayasa şart...Ortaklık yapısı, ailenin durumu, konumu; aileye yeni gelenlerin yapacakları ya da yapamayacakları hepsi net olmalı.Ve bunu herkes bilmeli, öyle davranmalı.İkna olunmayınca süreçler tıkanıyor, maalesef geri dönüş de böyle başlıyor.Güzelim şirketler, yatırımlar inat uğruna yok olup gidiyor.Şirket anayasanızı yazın.Kurumsallaşın, profesyonellere güvenin, markanıza yatırım yapın.Haberin DevamıBaşarı öyküleri süreklilik isterBU konuda belki de en büyük mağduriyetleri yaşayan şehirlerden, bölgelerden