Ekonomik çöküşte siyasî tahrik

Zehirli nefret dilli "kimlik siyaseti"yle toplumu kutuplaştırıp "düşmanlaştıran" provokatif söylemler arenasında ekonominin çöküşü nazarlardan kaçırılarak ülkenin gerçek gündemi karartılıyor.Öncelikle Cumhurbaşkanı'nın "Ülkemizi Türkiye modeliyle dünyanın en büyük on ekonomisi arasına sokma hedefimiz doğrultusunda yolumuza kararlılıkla devam ediyoruz" cümlesi, en son "döviz kuru garantili -faizli- vadeli TL mevduatı"nı söz konusu ederken, ekonomistler diğer "uyduruk paketler" gibi bu "model"in de pek tutmadığını resmî verilerle deşifre ediyorlar. Doğrusu iktidarın, dünyanın 16. büyük ekonomisi olarak devraldığı Türkiye'yi on dokuz yılın sonunda G-20'nin dışına düşürmesi, "büyüme"den bütçeye tutturulamayan diğer bütün hedefler gibi "en büyük on ekonomi" iddiasının da bir propaganda olduğunu ortaya koyuyor. Bu arada kamu bankaları çalışanlarına müşterilerini "dolar garantili -faizli- vadeli mevduat"a geçirmelerinin "performans kriteri" olarak getirilmesi, bu "model"in de vatandaşlar nezdinde ilgisizlikle tutmadığını ve sürdürülebilir olmadığını ifşa ediyor. İDDİALAR BOŞA ÇIKIYOR... Aslında bütün veriler bir yana doların 18 liraya fırladığı sırada başta akaryakıt, elektrik, doğalgaz, gübre, ilâç olmak üzere bütün ithal temel girdilerin yanısıra özellikle gıda maddelerinde artan fiyatların, sonrasında düşmeyip tam tersine elektriğe yüzde 52 ile 127, benzine - motorine her defasında yüzde 40'ı, 50'yi aşan peşpeşe fahiş zamların devam etmesi ve işsizliğin artması, vaziyeti ele veriyor. Vakıa şu ki Saray'da hazırlanıp Meclis'ten çıkması arasındaki iki ay zarfında 196 milyar dolarlık 2022 bütçesinin 106 milyar dolara, neredeyse yarı yarıya düşerek ıskartaya çıkması ve Merkez Bankası rezervlerinin eksi 67 milyar dolara ulaşması çöküşün en bâriz göstergelerinden. "Dolar düşüyor, faizler ve enflasyon da düşecek" denilerek ardından zâbıtanın marketlere, bakkallara baskın yaptığı, hatta parti teşkilâtlarına esnafı kontrol tâlimatının verildiği süreçte faizlerin yükselmesi, bankaların Merkez Bankası'ndan yüzde 14 faizle aldığı parayı yüzde 26 faizle satmasında olduğu gibi vatandaşların aldıkları kredi ve borçlanma faizlerinin artması; keza "direktifli" resmi rakamlarla bile yüzde 36 gösterilen sahte enflasyonun daha da yükselmesi "tek kişilik hükûmet"in tezini boşa çıkarıyor. Yine Hazine ve Maliye Bakanı, "politika faizini önemsizleştirdik" diye konuşuyor; lâkin devlet iç borçlanma tahvili, kredili mevduat faizi, taşıt ve konut kredisi faizi, ticari kredi faizi ile esnaf ve çiftiçilerin borçlanma faizlerinin artması "faizlerin düşürüldüğü" sözlerinin yanlışlığını ele veriyor. EKONOMİ "HİÇLEŞTİRİLİYOR!" Bu hususta muhalefet sözcülerinin, "Bakkala değil, BOTAŞ'a, TEDAŞ'a