Faiz düşmedi, kat kat arttı

TESBİTFaiz tartışması bitmiyor. İktidardakiler halka karşı faize karşı olduklarını söylüyorlar; lâkin AKP iktidarında yüzde 5-6'lardan yüzde 19'lara yükselen faizin Merkez Bankası'nca yüzde 14'te sabitlenmesiyle övünüyorlar. Oysa her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanı "Merkez Bankası'nı ve politika faizini önemsizleştirdik" dese de, bankaların MB'den aldıkları borcun faizinin yüzde 14'te tutulsa da ekonomistler bunun bir aldatmaca oluğuna, bütün faizlerin yükseldiğine dikkat çekiyorlar. Sadece MB'nin bankalara verilecek para için faizin beş puan düştğünü, bunun dışında devletin borçlanma faizinin yükseldiğini rakamlarla ortaya koyuyorlar. Tesbitlere göre, iki yıl vadeli devlet iç borçlanma tahvilinin faizi yüzde 17'den yüzde 24'e çıkmış. Beş yıllık devlet iç borçlanma tahvilinin faizi yüzde 17'den yüzde 26'ya yükselmiş. Yine on yıl vadeli devlet iç borçlanma kağıdının faizi yüzde 17'den yüzde 25'e, iki yıl vadeli dolar cinsinden borçlanma faizi yüzde 3'ten yüzde 6'ya, yani yüzde 100'lük bir artış olmuş. Beş yıl vadeli dolar cinsinden borçlanma da yüzde 5'ten yüzde 8'e çıkmış vaziyette. Bu arada bankaların MB'den yüzde 14'ten aldıkları parayı, yüzde 24'ten yine devlete sattıklarını nazara veriyorlar. Hazine daha fazla faiz ödüyor. Ayrıca toplam kamu borcunun yüzde 16'sı sabit faizli, yüzde 66'sı dövize endeksli, yüzde 19'u da enflasyona endeksli olduğu Türkiye'de borcunu ödeyemeyen vatandaştan yıllık 19,2 faiz alınıyor. Keza ihtiyaç kredisi faizi yüzde 23'ten yüzde 29'a, kredili mevduat faizi yüzde 24'ten 26'ya, taşıt kredisi yüzde 21'den 26'ya, konut kredisi yüzde 17,48'den 17,89'a, ticari kredi faizi yüzde 21'den yüzde 24'e, dolar üzerinden ticari kredi faizi yüzde 2,69'dan 5,12'ye, avro üzerinden ticari kredi faizi 2,31'den 3,63'e, konut finansman sözleşmelerine uygulanan faiz yüzde 19'dan yüzde 36'ya çıkmış. Yani kat kat enflasyon gibi katlanmış faiz de milletin sırtına yüklenmiş. Bundandır ki MB'nin "faizleri indirmesi"nin elinde doları ve bankada parası olanlara yaradığı, vatandaşların kredi ve borçlanmalarda daha fazla faiz ödedikleri tesbitleri yapılıyor. Böylece, devletin deneme tahtasına çevrildiği, Hazine'den büyük paraları bir avuç kişiye tahsis ediliyor, en büyük servet transferi yapıldığı tesbitleri doğrulanıyor. En üst düzeyde "faiz düştü" lâfının bir çarpıtma ve kamuoyunu yanıltmadan öteye geçmeyen bir propaganda olduğu açığa çıkıyor. Ve bütün bunlar, "hani faiz düşmüş"tü, madem "nas var" ve "faiz haramdır", faizin sıfırlanması bi yana neden hâlâ artıyor" sorularını sorduruyor. Gerçekten neden VAZİYET İfâde özgürlüğü cezalandırılıyor... Türkiye, AİHM'de düşünce ve ifade özgürlüğünden en fazla mahkûm olan ülkeler arasında ilk sırayı almış. İfade ve düşünce özgürlüğünün korunmasıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve verme özgürlüğünü de kapsar" esasını belirleyen 10. maddesini ihlâlde Rusya'yı bile geçmiş. Zira Adalet Bakanlığı kaynaklarından elde edilen tesbitlerle, sözkonusu davaların dayandırıldığı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 299. maddesinden görülen davalarda yedi yıl görev sürelerinde merhum Demirel döneminde 71, Sezer döneminde 82, Gül döneminde 233 vatandaş mahkûmiyet alırken, Erdoğan'ın görev yaptığı ilk dört yılda 5.683 vatandaş mahkûm olmuş; açılan dava sayısı Demirel dönemine kıyasla 80 kat artmış. Buna sebep, "ucûbe sistem"de şüphesiz Cumhurbaşkanının aynı zamanda partili olması. Bu yüzen "tek kişilik hükûmet" döneminde düşünce ve ifade hürriyetine gelen darbelerin önemli bir kısmı "cumhurbaşkanına hakaret" davalarından türüyor.