Ankara'nın İsrail kırılması

Ticaret Bakanlığı'nın "ba'de harab'il Gazze" duyurduğu altı aydır inkâr edilen İsrail'le ticarette "kısıtlama" açıklamasının "iktidara iliştirilmiş yandaş medya"ca bir "zafermiş" gibi propagandasının yankılıraı sürüyor.

Öncelikle Cumhurbaşkanı'nın "jet yakıtı iftira" tepkisine mukabil Bakanlığın bildirdiği "İsrail'e gönderilen 150'den fazla mal ve malzemeden "kısıtlandığı"nı bildirdiği "54 ürün" arasında 50. sırada saydığı "İsrail'e iharç edilen uçak benzini ve jet yakıtı" kaydı ve TÜİK'in resmi duyurularıyla İsrail'e barut, jet yakıtı, silâh parçası-aksamı gibi "savaş destek ürünleri"de rekor ihracatın tescili, AKP iktidarında "İsrail'e lojistik destek ikrarı" "ikiyüzlü İsrail politikaları"na yenilerini ekledi.

Ancak "İsrail samimiyet(sizliği)i"nde en vahimi, İsrail'in en az yedi kişiyi öldürdüğü İran'ın Suriye'deki başkonsolosluğunu bombalamasına "misilleme"sine Ankara'nın günlerdir suskun kalması; İran'dan fırlatılan 300'den fazla insansız hava aracının ve füzenin İsrail'in yanısıra ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün silâhlarınca doğrudan karşılık verilmesine gecikmeli ve çok zayıf tepki vermesi.

İSRAİL'İ PALAZLANDIRAN JEOPOLİTİK KIYAKLAR

Gerçek şu ki kamuoyu, İsrail'in Gazze'deki zulmünü kınayan Dışişleri'nden, her fırsatta "Ey zâlim ve katil devlet İsrail!" nutuklarıyla veryansın eden Cumhurbaşkanı'ndan, Irak, Suriye ve Lübnan'daki İranlı komutanları suikastlarla katleden İsrail'e arka çıkan işgalci küresel emperyallere arka çıkmasına en azından bir kınama bekledi.

Ne var ki bunların hiçbiri olmadı. İsrail'le savrulan restler, meydan okumalar yine lâfta kaldı. Rekor seviye ulaştırılan anlaşma, işbirliği ve ihalelerden bir teki iptal edilmedi, askıya dahi alınmadı. Hiçbir etkili eylem ve yaptırım sergilenmedi.

AKP iktidarında, ardından "tek kişilik otoriter rejim" bir yandan İsrail şiddetle tel'in edilirken, diğer yandan fütursuzca bu ülkeyle her türlü ekonomik - ticari, askeri, savunma sanayi, silâh ve mühimmat işbirliği ihaleleri devam etti. Özellikle 7 Ekim'den bu yana 100 binlerce ton stratejim mal ve malzemenin sevkiyle İsrail'e her türlü lojistik destek sağlandı.

Bilhassa "one minute" çıkışından ve Gazze'ye insani yardım götüren Türk Bayraklı "Mavi Marmara sivil yardım gemisine saldıran saldırısı"ndan sonra İsrail'le ticaretin katlandığı resmen tescil edildi. İsrail Cumhurbaşkanı'nın ilk kez TBMM'de konuşturulup alkışlatılması, Başbakan Erdoğan'ın Amerikan Yahudi lobisi kuruluşlarından "cesâret ödülü" alması, Filistin petrol ve doğalgazının Türkiye üzerinden pazarlanması benzeri ilerletilen işbirlikleriyle İsrail'i "meşrulaştırıp" palazlandıran jeopolitik kıyaklar sunuldu.

Ve baştan beri Türkiye'nin İsrail'le ticaretini kesmesini önce inkâr eden, ardından "Filistin'e gidiyor", "biz satmıyoruz, başkaları satıyor" diye saptırılmak istenen İsrail'le tam gaz ticarete bazı maddelerde ne oranda olduğu bilinmeyen "kısıtlama"yla geçiştiren siyasi iktidarın "İsrail kırılması" her haliyle sürüyor.