"Yandaşlar"ın seçim analizi!

Her ne kadar başta partili Cumhurbaşkanı ile parti yöneticileri seçimlerde "başarılı" olduklarını ileri sürseler de gün geçtikçe "iktidar cephesi" mahfillerinden ayyuka çıkan "başarısızlık" ikrarları gerçeği ortaya koyuyor.

Evvela kaybedişin sebebi, garip bir biçimde "yüzde 78 katılım oranıyla son yirmi yıldaki en düşük katılım"a bağlandı. En üst düzeyde "Bizlere güçlü destek verenler sandığa gitmekten imtina etti" denildi; muhalefetin Türkiye nüfusunun yüzde 65'inde, ekonomik alanın yüzde 80-85'inin olduğu bölgelerde kazanmasına karşılık AKP'nin MHP ile aldığı ilçeler ve beldeler eklenerek "cumhur ittifakı'nın üstünlüğüyle sonuçlandı" denildi.

Dahası kaybetmenin travmasını atlatma hesâbıyla iktidardakiler sık sık "bunun yerel seçim olduğu"nu nazara verildi. Topyekûn muhalefete yönelik "şımarıp farklı heveslere kapılanlar, ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar!" tahkirleri savruldu. Mezarda şarkı okurcasına "tek iktidar vardır, o da milletin ülkeyi yönetme yetkisi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Kabinemiz görevinin başındadır..." nutukları atıldı...

"BU BİR 'DİP DALGA' DEĞİL, GÖRÜNEN KÖYDÜR..."

Oysa iktidar partisi 2019 mahalli seçimlerinde aynı akıbete uğrayarak on bir büyükşehri kaybetmişti...

Kandil'deki terörist elebaşlarının "millet ittifakı'nı destekledikleri!" iftiralarının, sahte montaj videoların devreye sokulduğu, bütün devlet imkân ve araçlarının, mülki amirlerin, kamu kurumlarının tepe tepe kullanıldığı 14-28 Mayıs seçimlerinde de muhalefetin yüzde 48'le kaybettiğine kimse inanmıyor. "Millet ittifakı" adayı Kılıçdaroğlu'nun en az iki ile beş puanının "çalındığı" ya da "gasbedildiği" belirtiliyor.

Bundandır ki yine bazı iktidar mahfillerinde seçimlerde muhalefeti ve hatta milleti "tehdit algısı"nın siyaseten açtığı sonuçlar eleştiriliyor; "muhalefetin sadece belediyeleri değil, devletlûlerle zafer kazandığı" belirtiliyor.

"Yanlış hesabın sandıktan döndüğü, kibir budalalarının, hem kel hem fodul olanların buna sebebiyet verdiği" hayıfanmalarında bulunuluyor. "Bu bir 'dip dalga' değil, görünen köydür. Defalarca uyardık, iyi niyetli çabalarımıza 'fitne' muamelesi yapıldı. Perşembe geliyordu, çarşambayı ıskaladık. Keyfilik, kibir, kayırmacılık gibi bünyemize giren virüs, hayat pahalılığı, fakirleşme gibi ekonomideki savrulma açık işaretlerdi" diye yakınılıyor.