"Demokratikleşme yol haritası" artık deklare edilmeli

Son süreçte ardı ardına dayatılan kumpaslarla siyaset tam bir karmaşada.Önce seçilmiş belediye başkanlarına gözdağı verilerek korku iklimi oluşturulmaya, devlet - iktidar gücü hoyratça kullanılarak ortalık manipüle edilmeye çalışıldı. 800 bin oyla kaybedilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile "millet ittfiakı"nın belediyelerini "ele geçirme" kumpası kurulmak istendi. Keza kamu kurumlarında olduğu gibi belediyelerde de insanların savcılıklardan aldıkları adli sicille ve güvenlik soruşturmasıyla işe girdiği, -şayet sonradan terör örgütlerine bulaşanlar varsa- bunu soruşturmanın doğrudan İçişleri Bakanlığı ile istihbarat birimlerinin sorumluluğunda olduğu vakıasını bile bile belediye yönetimleri suçlandı. Ama hiçbirinden sonuç çıkmadı. 128 milyar doların nereye gittiği, kimlere peşkeş çekildiği muamması gibi kimlerin 18 liradan sattığı doları 11-12 liradan satın alıp bir gecede yüzlerce milyar lira vurgun vurduğu 20 Aralık soygunu hâlâ karanlıkta kalırken, "yandaş medya"da pohpohlanan son "dolar faizli TL mevduatı" modelinden de caymanın sinyalleri çakılıyor. Bu arada yaz aylarında turizm, inşaat ve tarım sektöründe görünürde oluşacak "yalancı bahar" havasıyla kısmî nefes alma beklentisinin boşa çıktığı ekonomistlerce daha şimdiden belirtiliyor. Ve bütün bunların da bir netice vermemesi üzerine yeniden "dini değerleri" istismar ve suiistimalin basit ve çirkin denemelerine başvurulduğu görülüyor... "ADAY TARTIŞMASI" TUZAĞINA DÜŞMEDEN... Bütün anketlerde iktidar partisinin yüzde 30'larda kaldığı, "cumhur ittifakı"nın yüzde 40'ı bulamadığı tesbitine karşı "iktidar cephesi"nin hiçbir surette seçim istemediği, Cumhurbaşkanı'nın ve partisinin kaybedeceği bir seçime göz göre göre gitmeyeceği herkesin mâlumu. Aslında iktidardakiler de "tek kişilik hükûmet" ile yürütmenin yargıya müdahale etmediği, millet irâdesinin temsilcisi Meclis'in yasama mercii olarak yürütmeyi denetlediği, bütçe ve kanun yapma hakkının "tek imzalı KHK'ler"le gasbedilmediği "parlamenter rejim" tercihi oylamasıyla referanduma dönüşecek erken veya zamanında bir seçimi kaybedeceklerinin farkındalar. Bu yüzden "cumhur ittifakı"na eklemlemek için dayatılan bütün komplolara rağmen HDP'nin ve son günlerde önderliğinde kurulacağı söylenen "üçüncü ittifak"ın da özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminde "millet ittifakı"yla "demokratik parlamenter işbirliği"ne destek vereceğini peşinen bildirmesi "iktidar cephesi"ni tam bir telâş ve paniğe sevk etmiş. Bu yüzden birbirini "nakzeden" KHK'lerle açığa çıktığı gibi, hiçbir "karar" devlet aklıyla ve istişâre ile alınmıyor; "tek kişilik yönetim"de günü kurtarma ve algı operasyonu amaçlı tam bir kargaşa yaşanıyor. Ekonomide süren çöküşle sıfırlanmaktansa daha az kayıpla geçiştirme beklentisiyle erken ya da baskın bir seçim riskini göze alacağı kaydediliyor. Bundandır ki seçmeni konsolide etmek amacıyla bir yığın yanıltma