Cevher İlhan

Yeni Asya

Yine dinin siyasette istimali

Bütün kamuoyu araştırmalarında "rey-i vahidi-i istibdat" denilen "tek kişilik otoriter rejim"e karşı "demokratik parlamenter sistemi" esas alan demokratik muhalefetin muhtemel Cumhurbaşkanı adayının açık farkla seçileceği vakıasına karşı muallel operasyonlar dayatılıyor.Ancak en vahimi, on üç yıl önce bizzat Dolmabahçe Camii müezzininin ikrarıyla a

Demokratik direnç

Her ne kadar "yargı" perdesinde gösterilse de son gelişmeler "Saray iktidarı"nın demokratik muhalefeti susturma, sindirme, vatandaşları korkutma maksatlı tamamen siyasî sâiklerle koordineli bir oldubitti olduğu her haliyle meydanda.Haftalar öncesinden Cumhurbaşkanı'nın "Turpun büyüğü heybede" demesi, sözkonusu operasyonların yargının inisiyatifinde

Demokrasiye ve hukuka yazık ediliyor

VAZİYETİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun görevden uzaklaştırılmasına ve "tutuklanması"na "gerekçe" gösterilen suçları, ister istemez iktidara mensup belediyelerin aynı iddialarla ayyuka çıkan suçlarını sözkonusu ediyor. Bu durum, başta önceki dönemlerde İstanbul ile Ankara Belediye başkanlıklarına dair olmak üzere özellikle AK

Bediüzzaman'ın "özerklik" ikâzı

Ortadoğu eksenli son senaryolar, Bediüzzaman'ın "Osmanlı'nın en çalkantılı döneminden Cumhuriyet dönemine tartışılan "adem-i merkeziyet, muhtariyet, özerklik" tartışmalarına dair önemli tesbitlerini sözkonusu ediyor.Ecnebî kaynaklı ifsadların, Şarkî Anadolu'daki "iftirak (ayrılıkçı) projeleri"nin arka planındaki komployu nazara veren Bediüzzaman, b

Demokrasiye sabotaja ortak demokratik direnç

"Yürütmenin güdümünde "siyasallaştırılmış yargı"nın "siyasetin sopası" olarak suiistimaliyle, antidemokratik hukuk dışı oldubittilerle rakiplerini tasfiye operasyonlarıyla millet iradesine "darbeler"in dayatılması tahribatı öncelikle millete ve ülkeye kaybettiriyor.Çarpıklıkların başında, tekemmül ettirilerek bir kısmı Bakanlıkça el konulan, bir kı

"Suriye'de döşenmiş mayınlar" ikrarı

İBB Başkanı İmamoğlu'na hukuk tanımayan millet irâdesine darbenin gölgesinde kalan "süreç"in "iç cephesi"ndeki gibi "dış yüzü"ndeki ikiyüzlülük, halka açıklanmayan bir dizi oldubittinin kotarıldığı su yüzüne çıkıyor."Suriye PKK'sı" PYDYPG elebaşlarının önce "çağrıya uyuyoruz" deyip ardından defalarca "silâh bırakma ve fesih çağrısı' bizi bağlamıyor

"Süreç"in içyüzü ifşa oluyor

"İktidar cephesi"nce "terörsüz Türkiye", "çözüm" ve "barış" iddialarıyla başlatılan "süreç"te terörist başının terör örgütüne "silah bırakma ve kendini lağvı" çağrısının, terörist elebaşlarının sadece "ateşkes ilânı"yla karşılık vermesiyle saplanılan çıkmazda nelerin olabileceği tam bir bilinmezlikte...Nitekim "terörist başı gelsin, Meclis'te konuş

Neden İsrail'e tepkisizler

AKP iktidarında, "tek kişilik otoriter rejim"de onca zulme, işgale rağmen, İsrail'le kat kat katlanan ekonomik - ticarî, askerî ve siyasî "stratejik işbirliği" tam gaz sürüyor.Özellikle "one minute çıkışı" ve 31 Mayıs 2010'daki Mavi Marmara restleri sonrası iki ülkenin resmî makamlarının verileriyle askerî, siyasî ve ekonomik alanlarda işbirliği da

"Süreç"in içyüzü "özel-gizli mektup"ta

VAZİYETBilindiği gibi aylardır adı konmayan "süreç", öncelikle "Suriye PKK'sı" PYDYPG komutanı Mazlum Abdi'nin "Öcalan'ın 'silah bırakma ve fesih çağrısı" bizi bağlamıyor" çıkışıyla, akabinde örgütün başındaki Salih Müslim'in "Apo bizden silah bırakmayı istemedi" açıklamasıyla sendeledi. Ardından Mazlum Abdi'nin Heyet Tahrişü'ş-Şam (HTŞ) lideri Şar

"Suriye'nin taksimi" protokolü

Suriye'nin Lazkiye-Tartus hattında Alevîlere yönelik kanlı saldırılarla -Cumhurbaşkanı'nın ikrarıyla- "Suriye'de mezhep temelli yeni bir fitne ateşi yakılırken", Heyet Tahrirü'ş-Şam Örgütü (HTŞ) ile PYDYPG'nin oluşturduğu "Suriye Demokratik Güçleri (SGD)" arasındaki "anlaşma"nın arka plânı tartışılıyor.Ne var ki Şam'ın emperyal ecnebilerin güdümünd