İsrail'le "gizli ticaret"!

İsrail'in onca İranlı komutana suikastın ve Suriye'deki konsolosluğuna saldırının ardından Hizbullah'ın ikinci isminin Beyrut'ta, Hamas siyasi liderinin Tahran'da câniyane katline İran'ın vereceği karşılık uluslararası alanda tartışılırken "İsrail'le ticaret" yine gündemde.

Mâlum resmi verilere göre kırk bin, enkaz altında kalanlarla ve sayılmayanlarla gerçekte yüz bin Filistinli sivili katleden İsrail'le özellikle AKP iktidarında ve "tek kişilik otoriter yönetim"de ticaret hacminin, ekonomik işbirliği mutabâkatları, savunma sanayii ihaleleriyle tarımdan turizme her alanda anlaşma ve işbirlikleriyle İsrail'le ticaretin yüzde 532 arttığı Türkiye ve İsrail Ticaret bakanlıklarının resmi verileriyle tescillenmişti.

7 Ekim'deki Gazze soykırımından sonra halka karşı Cumhurbaşkanı'nın meydanlarında, ekranlarda "Ey katil ve haydut İsrail!", "Ey Netanyahu!" çıkışları yapılırken, mülteci kamplarını, hastaneleri, evleri, okulları, camileri hedef alan İsrail'in -merhum Hasan Bitmez'in Meclis kürsüsünde dile getirdiği haliyle- "yerli ve milli" dedikleri "yandaş şirketler"le özel şirketlerle şirketlerin gemi gemicikleriyle İsrail'e demir-çelik gibi silâh yapımında kullanılan maddelerden, gıdaya ve suya ve petrol gibi stratejik maddelere kadar Türkiye'den yapılan sevkiyat yapıldığı inadına inkâr edilmiş, ancak yedi ay sonra bu kez "kıstık" açıklamasıyla kabul edilmişti.

Ticaret Bakanlığı'nın 9 Nisan'da İsrail'e gönderildiğini kabul ettiği 150'den fazla maldan, daha önce açıklanan demir-çelik, çimento, silâh parçası ve barutun yanısıra aralarında çelik borular, çelik kuleler, tüm inşaat malzemeleri, demir-çelik teller, testere makineleri, yassı çelik ürünleri ile uçak benzini ve jet yakıtının sevkinde "kısıtlamaya gidildiği" resmi açıklaması lâfta kalırken, yedi ay boyunca "ticaret" perdesinde İsrail'e her türlü lojistik desteğin verildiğinin itirafı olmuştu.

İSTİFHAMLARI HAKLI ÇIKARIYOR...

Böylece İsrail'e gönderilen 100'ü aşkın mal grubunda nelerin olduğu bilgisi verilmezken, aylar boyunca Bakan'ın savunması boşa çıkmıştı.

Bu yüzden iktidardakilerin kamuoyuna karşı "bugüne kadar uluslararası bir ambargo kararı alınmadı" çarpıtmaları, Ticaret Bakanı'nın "Türkiye ambargo uygulayan ilk ülke oldu" yanıltması açığa çıkarken, daha sonra "İsrail'le ticaretin tamamen kesildiği" duyurusu ihtiyatla karşılanmıştı.

Nitekim "İsrail'le ticaretin kesildiği" duyurusundan sonra yine Bakan "uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi"den dem vururken, ablukaya aldığı Gazze'yi bombalayan İsrail savaş uçaklarının yakıtının Türkiye'den gönderildiği, başta Azeri petrolü olmak üzere hâlen Türkiye'den İsrail'in petrol ihtiyacının yüzde 40'ının karşılandığı, yabancı gemilerle Türkiye limanlarından İsrail'in Hayfa limanına, yine İspanya, Güney Kıbrıs Rum Kesimi benzeri üçüncü ülkelere gittiği uydurmasıyla soykırımcı Siyonist rejime her türlü desteğin verildiği belirtiliyor.

Bu arada Ticaret Bakanı, "İsrail'e yönelik transit ticarette uluslararası ve ülkeler düzeyinde alınmış Birleşmiş Milletlerin herhangi bir ambargo ve yaptırım kararı"nın olmadığını ileri sürerken, "iktidara iliştirilmiş medya"da yoğun dezenformasyonlar yapılırken, "iktidar cephesi"nce "özel şirketler" ya da "uluslararası firmalar"ın İsrail'e "özel şirketler"in ya da "uluslararası firmalar"ın İsrail'e mal sevkiyatına "izin verip - vermeme" yetkisi doğrudan hükûmetin elinde olduğu gürültüye getirilerek siyasi iktidarın vahim sorumluluğu saptırıldı.