Kalpten konuşmalı

Bilâistisna eşi benzeri görülmemiş deprem felaketi bize şunu gösterdi: Bazı kurumlar kendini de yaptıklarını da anlatamıyor! Cumhurbaşkanı dışında hiç kimse, özeleştiri de yapabilen kalbî, samimi bir dil kullanamıyor. Kendini anlatmak isteyenlerin dilleri donuk, bürokrat ve silik... Oysa karışımızda edebini kaybetmiş adamlar, içine maganda kaçmış kadınlar, iç savaş kışkırtıcısı zontalar, bir organize iftira cephesi var. Acı üstünde tepinen, sürekli yalan söyleyen, yalanı ortaya çıktığında yüzü kızarmayan ar damarı çatlamış bir delilik... İyi de biz yaralarımızı sarar, şehirlerimizi yeniden inşa etmeye hazırlanırken, özellikle halka değen kurumların dili ikna edici, teskin edici ve hataları varsa onu açıkça ayıklayıcı olmalı. Başkanlık sistemi bu kurumlara yüksek kafaları taşımalı. Kullanılan dil mühim. Medeniyetin merhamet lisanına âşina olmayanların dili daima kekremsi ve ekşi olacak. Stadyumlardaki yüz promil ergen homurdanmalar gibi, kendini ilahi gerçeğin tek bilirkişisi ilan edenlerin birleştiği nokta bu. Ağzından bal damlayan Müslüman Bilgeliğin kalbindeki gerçek ise şu: Allah çeşitliliği sever! Kitap yasaklamak nedir mesela Çeşitliliği bozmak. Resmi olmayan yorumları toplatmak ve imha etmek. Söylemesi bile yorucu... Benim kitabım Kur'an ruhban istemiyor, ben de öyle. O, kiliselerdeki bozulmayı görüyor ve bizi uyarıyor. Yeni Türkiye, genetiğine iliştirilmiş ceberut düşünce tortularını havalandırmalı... Yazara sinir olursun, 'Beyaz Adam'ın' gözüne girmek için kendisini yırtmasına hayret eder, üzülürsün. (Ki son yasaklanan tefsir kitabı yazarına değin benzer duygularım var, e ne yapalım yani) Kelimelerinle kızarsın, ilminle tenkit eder, felsefenle eleştirir, Tevhid bilginle yerden yere vurur, tartışırsın. İmha etmek ne oluyor Dini senin anladığın gibi tek biçimli anlamak zorunda mıyım ben Bir şeyi araştırırken yorumlara, tefsirlere, İslam Ansiklopedisine bakarım. Sonra gidip açık kaynaklara, düşünürlere, başka yazarlara, başka kitaplara... Bu yasaklama tavrı, bölücü bir tavır. Ki İslam tarihi içinde bütün meseleler dev isimlerce tartışılmıştır. Yani yeni söylenen bir şey yok. Sadece birileri yeni duyuyor. O zaman gelin isterseniz Stalin'in yaptığı gibi tarihi yeniden yazmak, farklı renkleri yok saymak ya da Kemalist tarihçiler gibi resmi tarih uydurmak denen boğucu şeyi geçmişte bırakalım... Kimse kusura bakmasın. Üç buçuk azılı kindar ve İslamofobik trol var diye, gözümüzün önündeki abuklukları görmezden gelemeyiz. Fikirlerin özgürce konuşulabildiği,