Cem Dizdar

Fanatik

Galip sayılır bu yolda mağlup!

Evet, ''ekol'' önemli lakin tek maçlık turnuvalarda ''ekol'' kadar o maçlık planlar da belirleyici oluyor. Grup aşamalarından sonra şampiyonanın hazır görüneni Avusturya'ya karşı ne yaptıysa ilk devresinde Hollanda'ya da benzerini yaşattı Milliler. Portekiz maçının ardından haniyse ülkemizden sınırdışı edilmesi istenen (!) bir dille eleştirilen Vin

Yeteneğin katkısı kolektifin gücü!

En küçük sıkıntıda birbirini yerden yere vurmaya hazırların ülkesinde teknik direktör olan Vincenzo Montella takım kaptanı Hakan Çalhanoğlu'nun yokluğunda altı savunmacılı bir formasyonla sahaya gönderdi takımını. İyi de etmiş göründü. Maç başlar başlamaz üç pozisyon vardı! İlkini ve üçüncüsünü kullanamayan Avusturya, ikincisinde golü bulan Türkiye

Direkten dönerek yola devam!

Ülkenin beklediğine yakın bir ilk 11 sahada... Arda Güler ile Kenan Yıldız gibi ''saf yetenekler'' kadroda, üstelik topla oynamada yüzde 71'e yüzde 29 üstünlük bizimkilerde ancak zeminde olan biten bu yönde değil. Üstelik rakip muazzam bir hakemlik yorumuyla 20. dakikadan itibaren 10 kişi. Ne var ki net iki gol pozisyonunun içinde olan takım Çekya!

Duruşumuz problemli

Savunmayla ilgili görünen sorunları bertaraf etmek için ilk maça göre örneğin Arda Güler benzeri bazı oyunculardan tasarruf etmeyi uygun bulmuş olmalı Vincenzo Montella Lakin gerçek sorunun tam da savunmanın göbeğinde olduğu ve tüm savunma dengesizliğinin ağırlıklı olarak buradan kaynaklandığı apaçık ortadaydı. Abdülkerim ile Samet'in nice eksiğini

'Top Arda'ya aşık'

Fenerbahçe gündemi soğumaya başladığı son iki üç günde Avrupa Şampiyonası'ndaki ilk maçtaki, 'Atmosfer basıncı'nın oluşması için reklamlardan medyaya kadar topyekun bir taarruz başlatılmıştı zaten. Maç tam da oluşturulmuş bu havaya uygun başladı. Savunma takımı olarak ünlenen Gürcistan'a karşı yüklendik ama çoğunda 'Bilinçli' görünmedik. Tempoyu ve

Eğlencenin tadını çıkaracak

Yersiz zamansız değiştirilen kurallarıyla, arkası gelmez münakaşalarıyla, onca komplo teorisinin kol gezdiği ve tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak hayli düşük seviyeli bir futbol sezonu daha nihayete erdi. Geçen sezon dahil ülkenin en çok şampiyon olan takımı Galatasaray bir kez daha şampiyon oldu. Beri yanda gerek düşme hattındaki karışıklık ge

Önce uzattı sonra hediye etti!

Beşiktaş'ın neredeyse tek hücum planının Ghezzal ile ters kanattaki Muçi'ye ceza sahası çevresinden şut denetmek olduğu bir ilk yarı izledik. Masuaku ve Svensson'un nafile ortaları ise sadece göstermelik olarak kaldı. 13. dakikada Eren Elmalı'dan gelen topta tek adamdan gol yiyen Beşiktaş, evet devre boyunca rakibine başka fırsat tanımadı ancak Pau

'Büyük Fenerbahçeli'ye rağmen kazanmak!

'Kaybetme korkusu'nun tüm ligi vasat altına çektiği Türkiye'de ülkenin en çok harcayanlarının ülke vasatına dahi ulaşmakta zorlandığı bir ilk devre izledik. Maç önü ve devre bitimindeki Mert Hakan Yandaş'ın tanıdık manasızlıkları da olmasa konuşacak şey bulmakta zorlanılır cinsten bir maça bakıp durduk! Stadyuma gelmiş 50 binden fazla, televizyon k

Akışına bırakılan maç

Maç başlamadan İsmail Kartal'ın saha içine gelerek 'çocukça yaptığı' motivasyon konuşmasına şahit olduk. Muhtemelen takımın yarısından fazlası ne söylediğini anlamamıştır ama teknik adamlarının vücut dilinden hadisenin hayli ciddi olduğu sonucunu çıkarmış olmalılar! Beri yandan daha da tuhafı, maçı daha çok kazanmak zorunda olan ev sahibi Fenerbahç

Zarar sezonunda fayda!

Doğrusu ya, ülke rutinini aşan herhangi bir şey yoktu sahada ilk devre. Bildik "ülke vasatı"! Hücum eder gibi görünen ama nasıl hücum edeceğini bilmediğini gösteren iki takım. Kenarda, güvensizliğin göstergesi olarak göğüslerinde kollarını kavuşturmuş iki "teknik adam"! Lakin sahada "teknik bilgiyi" çağrıştıran en ufak bir şey yok. Az sayıda kırık