Bercan Tutar

Sabah

Dünyayı da 'batı'rıyor

Atlantik'in inşa ettiği küresel sistem kendiyle birlikte dünyayı ve insanlığı da dibe çekiyor. Korona pandemisi ile başlayıp ardından tedarik ve enerji krizleriyle derinleşen küresel statükonun sosyo-politik ve ekonomik rejimindeki bunalım bugün yüksek enflasyon, artan işsizlik ve hayat pahalılığı şeklinde hemen her ülkeyi pençesine almış durumda.

'Yasak elma'

Batı dünyasından Almanya, İtalya ve Macaristan gibi kimi ülkeler Türkiye'nin Ukrayna ve tahıl krizi benzeri küresel sorunlarda oynadığı çözüm odaklı diplomasisini gıptayla izlerken ABD başta olmak üzere Fransa ve Yunanistan gibi aktörlerin ise bu durumdan son derece rahatsız olduklarını tahmin etmek zor değil. Özellikle de Türkiye'nin Rusya ve Çin

Ukrayna hezimeti

ABD'nin liderlik ettiği Batı dünyası yenilgiye ve ihanete doymuyor. Irak ve Afganistan'dan sonra şimdi de Ukrayna'da yeni bir hezimeti yaşıyor. Batı dünyası 2004'teki renkli devrim ile ateşe attığı Ukrayna'yı kaos yurdu haline getirdikten sonra ülkeyi şimdi kendi kaderine terk ediyor. Tıpkı işgal, iç savaş, açlık, terör ve her tür şiddetin adeta te

'Küresel NATO' projesi ve Türkiye

'Terör ile savaş' hamlesiyle stratejik hegemonyasını Asya-Pasifik'e genişletme çabası hezimete uğrayan ABD, Ukrayna ve Tayvan krizleri üzerinden yarım kalan projesini yeniden aktive etti. Zira 11 Eylül 2001 saldırılarının asıl hedefi Ortadoğu'yu yeniden dizayndan çok Afganistan üzerinden Avrasya ve Hint-Pasifik sahasının denetim altına alınmasıydı.

Rusya neden beklemede

Ukrayna krizi ve ardından gelen İsveç ile Finlandiya'nın NATO'ya üye olmak istemeleri aslında ABD'nin liderlik ettiği Atlantik dünyasının 'terör ile savaş sonrası' dönemde giderek netleşen Rusya, Çin, İran ve Türkiye arasındaki ilişkileri zayıflatma hamlesidir. Bu provokasyon ile ABD ilk olarak Rusya'yı yeniden harekete geçirerek Ukrayna krizini da

Yeni dünyanın kilit ülkesi

Atlantik ile Avrasya arasında II. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük mücadele olarak karşımıza çıkan Ukrayna krizinde gözler yeniden Türkiye'ye çevrildi. Savaşı daha da derinleştirmek isteyen Anglosakson kanadın Finlandiya ve İsveç üzerinden yaptığı yeni hamle Türkiye'nin vetosuna takıldı. Böylece Türkiye'nin sadece Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Kuzey Af

'Dişi Brzezinski'nin altüst olan hesabı

ABD dış siyasetinin 1970'lerdeki mimarlarından Zbigniew Brzezinski'nin temellerini attığı Avrasya stratejisinin günümüzde de aynı parametrelerle devam ettiğini görüyoruz. Brzezinski, ulusal güvenlik danışmanlığını yaptığı Jimmy Carter'ın Afganistan'da Sovyet Rusya'ya karşı izlediği siyaseti A'dan Z'ye dizayn eden kişiydi. Ukrayna-Polonya kökenli ol

Tarih yine tekerrür edecek

ABD'nin 'terörle savaş'ta iki hedefi vardı. İlki Irak üzerinden Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmek. İkincisi de Afganistan üzerinden Orta Asya'ya nüfuz ederek Avrasya'yı ve Asya Pasifik'i kuşatmaktı. Fakat İslam dünyasını, Avrasya ve Asya Pasifik'i hedef alan bu emperyal proje başta Türkiye, Rusya ve Çin olmak üzere birçok ülkenin direnişi nedeniyle

Romeo ve Juliet'i jeopolitik bir şaheser zannedenler!

Dünya, jeopolitik düzeyde tam anlamıyla küresel bir yol ayrımında bulunuyor. Ukrayna krizi üzerinden seyreden büyük güçler ve bloklar arasındaki mücadeleden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olamayacak. Rusya ve Çin'i Ukrayna krizi bahanesiyle boğmaya çalışan ABD'nin devreye soktuğu plan tutmadı. Dünya daha şimdiden bu savaşın ABD'nin hezimet

Ortadoğu'daki 'çok kutuplu Türkiye' rüzgârı

Türkiye, 15 Temmuz 2016'daki işgal ve darbe girişiminden sonra devreye soktuğu yeni diplomasi modeliyle Ortadoğu'yu bir kez daha dönüştürmeye başladı. Nasıl ki Anadolu'daki Sessiz Devrim adalet, refah ve özgürlük taleplerini simgeleyen Arap Baharı'na ilham verdiyse Türkiye şimdi de çok kutuplu diplomasi anlayışıyla İslam dünyasına yol gösteriyor. T