Rusya neden beklemede

Ukrayna krizi ve ardından gelen İsveç ile Finlandiya'nın NATO'ya üye olmak istemeleri aslında ABD'nin liderlik ettiği Atlantik dünyasının 'terör ile savaş sonrası' dönemde giderek netleşen Rusya, Çin, İran ve Türkiye arasındaki ilişkileri zayıflatma hamlesidir. Bu provokasyon ile ABD ilk olarak Rusya'yı yeniden harekete geçirerek Ukrayna krizini daha da derinleştirmek istiyor. Bu yolla hem Atlantik'teki zayıflayan bağları güçlendirmeyi hem de özellikle Türkiye ile Rusya arasında gelişen ilişkilere zarar vermeyi amaçlıyor. Ancak Türkiye'nin çetin ceviz çıkması daha şimdiden ABD'nin senaryosuna ağır darbeler indirirken aşırı bir tepki verme riski ortadan kalkan Rusya ise bekle gör politikası izliyor. Çünkü Türkiye'nin veto gerekçelerinin aşılması öyle kolay değil. Öte yandan Türkiye'nin endişelerinin giderilmesi NATO başta olmak üzere Atlantik ittifakının yapısında da köklü bir dönüşüm anlamına gelecektir. Bu bağlamda Türkiye'nin hem NATO'da hem Atlantik ittifakında giderek güçlenmesi Rusya için olumlu bir gelişmedir. Resme diğer açıdan baktığımızda ise Atlantik'teki ilişkilerin pamuk ipliğine bağlı yapısını görürüz. Anglosakson dünyası NATO'nun genişlemesini bir zafer olarak alkışlıyor. Oysa Ukrayna'da da gördüğümüz üzere Atlantik'in Aşil Topuğu'nun NATO olduğu ortaya çıktı. ABD ve NATO, Ukrayna için Rusya ile savaşa girişmeyeceklerini ilan etti. Aynı şey İsveç ve Finlandiya için de geçerli olacaktır Bu nedenle üye olmaları halinde Rusya'nın İsveç ve Finlandiya'ya nasıl bir tepki vereceğini kimse tahmin edemiyor. Ukrayna'dakine benzer bir hamlede de bulunabilir. Ya da belli güvenceler karşılığında bu iki ülkenin üyeliklerini şimdilik kaydıyla sineye çeker. Zira Rusya uzatmaları oynayan ABD'nin içinde bulunduğu darboğazın farkında. Bu yüzden ABD'nin elini güçlendirecek adımlardan kaçınacaktır. Nitekim Ukrayna operasyonunu Kiev yerine Donbas'a yoğunlaştıran Kremlin, bu taktiğiyle ABD'nin planlarını bozdu. Mariupol'ü ele geçiren Rusya Donbas bölgesini de Kırım gibi ilhak etmeyi planlıyor. Özellikle İsveç ve Finlandiya için de ileride benzeri bir sürecin devreye girmesi pek da yabana atılmamalı. Askeri tarafsızlık statüsünün kaybolması Rusya'nın ilhak politikasının da önünü açan bir gerekçeye dönüşüyor çünkü. Unutmayalım ki Rusya, II. Dünya Savaşı başladıktan üç ay sonra Kasım 1939'da Finlandiya'ya girdi. St. Petersburg'un güvenliği gerekçe gösterildi. O zamanki