Barış Terkoğlu

Cumhuriyet

Bayramı göremeyen malzemeci İbrahim'in öyküsü

Suda balık toprakta karınca kadar çoklar. Birlikte atom kadar güçlü, tek tek ise atom kadar görünmezler. İbrahim Karakaya 58 yaşındaydı. İzmir Aliağa Işıksan Gemi Söküm Tesisi'nde malzemeci olarak çalışıyordu. Eşi lösemi hastasıydı. Biri 2 öteki 11 yaşlarında iki çocuğu vardı. İbrahim, ilk eşinden olan iki çocuğuyla birlikte dört çocuk babasıydı.

Suçun üstünü örten cüppe

Cumhuriyet, ayrıcalıkların reddedildiği rejimdir. Onu savunacak savcının cüppesi imtiyaz üretiyorsa ne yapacağız Okullara gidiyor, genç gazetecilere mesleği anlatıyorum. Ancak ne yalan söyleyeyim, "Muhatabına sorun" dediğimiz evrensel gazetecilikteki yanıt hakkının, bugünün Türkiye'sinde "Olmasa da olur" haline geldiğini görüyorum. Yanlış anlamayın

Merkezde olanları nereden biliyorsun

Koltuk için, rant için, iktidar için kavga ediyorlar. Yaşam kavgamız ise gündemlerinde yok. Silivri'deki fay İstanbul'a depremini hatırlattı. Gelgelelim İstanbul'u depreme hazırlayacak olanlar Silivri'de. Başkan, yöneticiler, şehir plancıları derken sırada avukatlar varmış.Önce abartma sandım. Sonra savcılığı destekleyenlerin konuştuğunu görünce ci

Hava kuvvetlerindeki turbun büyüğü

Parmaklarıyla sana göğü gösterirler. Sen yıldızlara bakarken onlar düzenlerini yeryüzünde betonla kurarlar.Aslında ben onu bambaşka bir konu için aramıştım. Konya'daki askeri üste, Atatürklü peç takan askerlere yapılan uyarıyı soracaktım. Ahmet Zeki Üçok, hem havacı hem de eski askeri hâkimdi. Yönergeleri de havacılık geleneklerini de iyi biliyordu

Aynı menzile yürümeye devam!

Karar 22 yıl sonra geldi. Ama aslında iki yüz yıllık kavganın içine doğdu.Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Balyoz kumpas davası hakkındaki kararından söz ediyorum. Mahkeme, emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında olduğu 6 asker için verilen hapis cezalarını onadı. Yazdım, anlattım ama başka detaylar da var.Şöyle söyleyeyim... Kararı geç duyduk. Z

Balyoz kararındaki 'İBB cuntası'

Tarih tekerrür etmiyor. Tarihi hep aynı oyunu oynayanlar tekerrür ettiriyor. Ne zaman çözüm süreci gündeme gelse aynı hikâye. İktidar her toplantısında vesayet masalı anlatıyor. Ardından askeriyle, siyasetçisiyle, gazetecisiyle bir grup Atatürkçü hapse atılıyor. Operasyon, ameliyat masasına yatırılacakları, aynı masalın kahramanlarından seçiyor. Dü

Kritik belgeler dosyaya girdi: Adaylar merkezden

İBB'ye düzenlenen operasyon iki ayrı dosyadan oluşuyor. Soruşturmalardan biri yolsuzluk iddiasıyla açılırken, öbürünün hedefi CHP-DEM Parti arasındaki yerel seçim ittifakı. Savcılık, bu ittifakı simgeleyen kent uzlaşısının CHP'den Ekrem İmamoğlu, Resul Emrah Şahan, Mahir Polat, Mehmet Ali Çalışkan gibi isimlerin çalışmalarıyla gerçekleştirildiğini

Ülkeyi seçime götürecek seçim

Hayat insana seçimler sunar. Ancak çok az insan seçeneklerin farkındadır.Operasyonla yatıyor, tutuklamalarla uyanıyoruz. Şoklanmanın beklenen sonucu; başka mesele konuşamıyoruz. Ne ekonominin halinden ne de dış politikada yine içine sokulduğumuz cendereden bahsedebiliyoruz. Hatta yaşadıklarımıza bile başka pencereden bakamıyoruz. Oysa konuştuğumuz

Çocukluğu çalınmış kadının davası

Para değil, altın değil ama... İnsanın çocukluğu da çalınıyor.Dizilerden atılıyor, gözaltına alınıyor, yargılanıyorlar. Tiyatrocular, oyuncular, yazarlar iki kelime görüş bildirdikleri için hedefte. Oysa hesap vermesi gerekenler onlar değil. Önümde duran, bir tiyatrocunun sanık olduğu ve yarın duruşmaları başlayacak iddianame, hangi görüşten olursa

Hedefteki isim ilk kez konuştu

Gazetecilik ve adaletin peşinden koştuğu ortak bir şey var: Gerçek. Daha doğrusu koşması gerekiyor. Gelgelelim, her zaman öyle olmuyor.Savcılık tutanaklarını okurken aklımdan geçirdim. Biliyorsunuz, İBB'de o yüzden kayyum tehlikesi var. Şişli belediye başkanı doğrudan, Esenyurt belediye başkanı dolaylı olarak o nedenle tutuklu. Mahir Polat ya da Me