Bir garip ölüm hikayesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Pazartesi günü Onlar yayınında İBB'ye bağlanan Hüseyin Gün dosyasında soruşturmayı başlatan ilk taşı anlattım. Hüseyin Gün'ün "manevi annem" dediği Seher Alaçam'ın gerçek oğlu Ümit Alaçam, annesiyle ondan 24 yaş küçük Hüseyin Gün arasında gerçekte bir gönül ilişkisi olduğunu, "manevi annem" sözünün bunun perdesi olduğunu, annesinin Hüseyin Gün tarafından önce dolandırılıp sonra öldürüldüğünü iddia ediyordu. Buna dair raporları da yargıya sunmuştu. Gelgelelim cinayet ve dolandırıcılık dosyası bırakılıp olayın siyasi boyutu öne çıkarılmıştı.

Programdan sonra o kadar "Benzer çok dosya var" hikâyesi dinledim ki...

Ömrünün son döneminde olan yurttaşlarımızın, "manevi annelik", "manevi yeğenlik", "manevi kardeşlik" gibi bahanelerle servetleri yer değiştiriyordu.

Biri özellikle dikkatimi çekti. Evet, işin içinde yine siyaset vardı. Evet, yine belediye vardı. Evet, yine para vardı. Ama sonucu farklıydı. Bu sefer Cumhur İttifakı olunca beklediği ilgiyi görmemişti.

Şöyle anlatayım...

ÖLÜM GÜNÜ YENİ VASİYET

Ermeni yurttaşımız Hripsime Sayrin 24 Mayıs'ta vefat etti. Öldüğünde 79 yaşındaydı. Hali vakti de yerindeydi. Sekiz adet çok değerli gayrimenkulü, bankalar ve finans kuruluşlarında yüksek meblağlarda parası vardı. Duldu ve çocuğu yoktu. Tek resmi mirasçısı kardeşi Onnik Dellaloğlu'ydu. Mirasının ona kalması bekleniyordu. Öte yandan, 2023 yılı martında, aklı başındayken kendi el yazısıyla bir vasiyetname hazırlamıştı. Mal varlığını kardeşinin çocukları olan yeğenleriyle yetim çocuklara sahip çıkanlar başta olmak üzere Ermeni vakıfları arasında tek tek paylaştırıyor, ölümünden sonra nasıl gömülmek istediğini anlatıyor, tablolarına bile vasiyette yer veriyordu.

Ancak...

Ortaya yepyeni bir vasiyetname çıktı. Üstelik bu vasiyeti öldüğü gün, ölmeden birkaç saat önce vermişti. El yazısı da kendisinin değildi. Bütün mal varlığını, Fatih'te yaşayan Fırat Baran Durmaz isminde 1982 doğumlu 43 yaşında birine bırakmıştı.

ALTINDAN BBP'LİLER IKTI

Elbette kardeşi "Kim bu Fırat Baran Durmaz" diyerek durumdan şüphelendi. Durmaz, BBP'nin Avcılar kurucu ilçe başkanıydı. Ayrıca partinin Avcılar Belediye Meclisi üyesiydi. Ne yaşam ne kültür ne inanç olarak iki isim arasında ortaklık olabilirdi.

Dahası...

Hripsime Sayrin, Sarıyer Maslak'ta kendisine ait bir evde yaşıyordu. Ancak Şile'de ölmüştü. O gün 20.30'da 112 Acil Servis tarafından ölmek üzereyken Şile Devlet Hastanesi'ne getirilmiş, birkaç dakika sonra canlandırılamayıp hastanede vefat olarak 20.55'te kayda geçmişti. Şile'de ne bir akrabası ne de bir arkadaşı vardı. Şüpheleri iyice arttı.

Ölümden geç haberdar edilen aile işin peşine düştüğünde daha da garip durumlar ortaya çıktı.

Hripsime Sayrin tek başına yaşayan bir kadındı. ok para harcamasını gerektirecek bir yaşamı yoktu. Ancak ölümüne doğru giderken hesabından milyonlarca lira çıkmıştı.

Ölüm günü verdiği "sözlü vasiyetname tutanağı" belgesinin ilk tanığı Mübeccel Bulur isminde biriydi. Fırat Baran Durmaz'ın kayınvalidesiydi. El yazısı ona aitti. Öbür tanık Metin Yalçın'dı. O da BBP Avcılar ilçe başkan yardımcısı ve Durmaz'ın özel kalemiydi. Hripsime Sayrin'e imzalatmışlardı. Vasiyetnameye göre Fırat Baran Durmaz, oğlu gibi Sayrin'in bakımıyla ilgilendiği için ona mirasını bırakmıştı.

MİLYONLARINI ALDI

İşin esasında Durmaz, Sayrin'in hayatına son bir yılda girmişti. evresine kendisini Sayrin'in yeğeni olarak tanıtıyordu.

O kadar ki...

Sayrin'in öldüğü gün, hastanede düzenlenen ölüm belgesinde, "bilgi veren" olarak görünen Durmaz'ın yakınlık derecesi olarak "yeğeni" yazıyordu. Oysa Durmaz, Hripsime Sayrin'in yeğeni falan değildi!

Birçok kişinin söylediğine göre, Sayrin'in yaşlı olması sayesinde onunla yakınlık kurmuş, işlerini takip etmeye başlamış, onun güvenini kazanmıştı. Noterde bunun için genel bir vekaletname çıkartmıştı. Bu sayede tüm işlemlerini yapabiliyordu.