Çay olsun, şifa olsun!

Çay içme alışkanlığını milletçe kazanmamız çok yeni. Ama şifa niyetine içilen bitki çaylarının kadim bilgisi halk tıbbıyla birlikte yüzyılların birikimine dayanıyor. Her bitki çayının yeri ayrı, hepsini de karınca kararınca içmek en doğrusuÇay veya bitki çayları adeta yoldaşımız gibi. Elimizde sıcak bir içecek olduğu zaman psikolojik olarak da rahatlıyoruz, elimizde tuttuğumuz ince belli bardaktaki sımsıcak çayın varlığı bize yarenlik ediyor, sadece tadı değil verdiği sıcak his de bizi sarmalıyor. Çayın hayatımıza alışkanlık olarak girişi topu topu 75-80 yıl öncesine dayanıyor. Osmanlı döneminde çay bilinse bile yaygın değilmiş. Bursa'da bir dönem yetiştirilmeye çalışılsa da tutmamış. Çayın hayatımıza giriş serüveni cumhuriyet ile birlikte başlamış. Atatürk'ün 1924 yılında Rize'yi ziyaretinden sonra çıkan 407 no.lu kanunla Rize Vilayeti ve Borçka kazasında fındık, portakal, limon, mandalina, çay yetiştirilmesi öngörülmüş. Bu süreçte Ali Rıza Erten, Hulusi Karadeniz, Zihni Derin, Asım Zihnioğlu gibi kendini çaya adamış cumhuriyet insanlarını anmadan geçmek olmaz. Sancılı bir süreç sonunda 1940 yılında çay kanunu çıkmış, çay ekim alanları artırılarak 1947 yılında ilk çay fabrikası ilk ürünlerini vermiş, 1953 yılında ilk çay kongresi toplanmış. Halkın çay içme alışkanlığını kazanması 1950'lerden sonra gelişmiş. Yani hayatımızın odağında yer alan, bir günü bile onsuz geçirmediğimiz tavşan kanı çay bu kadar yakın bir geçmişe sahip. Oysa bitki çayları şifa niyetine hep hayatımızda var olmuş. Halk tıbbının önemli öğesi şifa çayları hep imdadımıza yetişmiş. Hazmettirici zahter, rahatlatıcı rezeneGüneydoğu taraflarına gidip kebabı kaçıranlar bilir. En iyi çare yemek üstüne hemen bir zahter çayı içmektir. Zahter, kekik gibi anti bakteriyel özelliği bulunan çaylar mide bozmasını ve bağırsak enfeksiyonlarını önlemek için de birebir. Zaten Anadolu'da pek çok yerde kekik suyu gıdaların korunmasında da kullanılır. İncir kuruturken, peynir basılacak deri tulumların dezenfekte edilmesine kadar pek çok yerde kekik suyu uygulaması karşımıza çıkar. Rezene ise bebeklere bile verilen ideal bir gaz gidericidir. Rezene benzeri aynı aileden olan anason da hazım ve gaz için bire bir şifalar arasında. Her ikisinin de yemek sonrası bir bardak çayını içmek huzurlu bir hazım için şart. var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6950716;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6950716;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlaraylin-oney-tancay-olsun-sifa-olsun-6950716' });Sabah adaçayı, akşam ıhlamurAdaçayı ve ıhlamur kuşkusuz en çok içtiğimiz bitki çayları. Ama zamanlamaya dikkat etmek lazım. Adaçayı neredeyse kahve kadar etkili bir uyarıcı. Kahveyi bırakmak isteyenler, bir dal adaçayı ile kendilerine alternatif yaratabilir. Ancak çok abartmamak lazım. Adaçayı aynı zamanda kadınların dostu. Östrojen hormonunu artırıyor. O yüzden