Bosna Hersek'te, geçtiğimiz yıl 2 Ekim'de gerçekleştirilen, genel seçimlerin üzerinden aylar geçti. Ancak yankıları bir türlü geçmedi, geçmiyor. Seçim kampanyası, adaylar arası tartışmaların yanı sıra, ayrılıkçı söylemler ve seçim yasası tartışmaları eşliğinde tamamlandı. Sandıklar açılıp, oylar sayılınca: Ülkenin en büyük partisi olan SDA'nın ada
Batı dünyasının ikiyüzlü tutum ve davranışları, İslam dünyası olarak, ortak şikâyetimiz, müşterek derdimiz. Avrupa'nın birçok ülkesinde, İslâm karşıtı yürüyüşler, gösteriler düzenleniyor. Müslümanların şahsına, Kitabı'na ve ibadethanelerine yönelik yüzlerce hakaret ve saldırılar oluyor. Bir yandan barış diyorlar, diğer yandan İslam düşmanlığını te
Osmanlı tarihini okuyanlar iyi bilir ki, Arnavutlar ve Boşnaklar eğer isteseydi, şu anda yeryüzünde bir tanebile Sırp kalmazdı. Fakat hiçbir Müslüman Arnavut veya Boşnak, böyle bir şeyi yapmamıştır, yapmaz da. Buna karşılık: Sırplar, yüzyıllarca beraber yaşadıkları masum, silahsız ve savunmasız Boşnak ve Arnavutlara karşı acımasızca davranmış, her
Kadim nasihatlerden biri şudur: Nasıl başlarsan, öyle gider. Buna ilaveten bir de atasözümüz var: Eğri cetvelden, doğru çizgi çıkmaz. Bosna Hersek'te yaşananların özü ve özeti, bu iki cümledir. Bu konuyu biraz açalım. 14 Aralık 1995'te imzalanan Dayton Anlaşması, Bosna Hersek için, eğri bir cetveldir. Bu cetvelden çıkan tüm çizgiler, eğri başladı,
Son söylenmesi gerekeni, en başta söyleyelim: Sırbistan'ın komşuları Bosna Hersek ve Kosova ile yaşadığı sorunların arkasında, kendi parmağı var. Daha açık söylemek gerekirse: Belgrad yönetimi, Bosna Hersek ve Kosova'da "kontrollü gerginlik" politikası güdüyor. Bu doğrultuda zaman zaman tansiyonu yükseltecek adımlar atıyor, gerginliği artıracak sö
Ülkemiz, neredeyse iki asırdır, dostunu düşmanını seçemez tanıyamaz, tanısa bile bunu açıktan dillendiremez vaziyettedir. Hakiki düşmanlar varken ve bunlar ülkemiz aleyhine faaliyetlerde bulunurken, milletimize suni düşmanlar takdim edilmektedir. Türk milletinin düşmanı Yunanlılar, Ermeniler, Rumlar, Sırplar veya Bulgarlar değildir. Bunlar, bize
Rahmetli Aliya İzetbegoviç şöyle söylüyor: "Hatırlama, ilerlemiş medenî halklar ile geri kalmış ilkel halkları birbirinden ayıran ölçüttür. Medenî halkların anıları vardır. Önemli olaylarını hatırlayan halklar, tarih dediğimiz şeye sahip olurlar." Aliya'nın bu ifadesinde, dikkat çeken üç kavram vurgusu var: Hatırlama, anı ve tarih. Bir de her üç k
Milli Gençlik Vakfı'nın, bizim kuşağımızda kıymetli bir karşılığı vardır. İlk göz ağrımızdır. Gönlümüzdeki yeri daima ayrıdır. Milli Gençlik Vakfı, şu veya bu kişinin, grubun, medya organının değil, milletin ve devletin menfaati için kurulmuştur. Sadece Allah'ın rızasını kazanmaya çalışan, milletin ve ümmetin geleceğini dert edinen fedakâr insanla
İslâmcı fikir ve devlet adamlarımızdan Said Halim Paşa'nın hayatıyla ilgili uzun uzadıya ansiklopedik bilgiler verecek değilim. Ancak bazı hususları mutlaka dile getirmeliyim. Her şeyden önce: Said Halim Paşa, İslam ümmetinin en büyük fikir adamlarından birisidir. En büyük vasfı, "düşünen kafa" olmasıdır. Tahsil için Avrupa'ya gidip, ülkesine dönd
Konuyla alakasız gibi görünen bir örnekle yazımıza başlayalım. Şöyle düşünün: Şehirde yaşıyorsunuz. Eskimiş bir çekyatınız var. Öyle ki, artık ihtiyacınıza cevap vermiyor. Aynı zamanda evinizde kötü bir görüntü oluşturuyor. Bu sebeple, ondan kurtulmak istiyorsunuz. Eskiciye veya bir fakire vermeyi düşünseniz, onlar da almaz. Alsalar ne yapacaklar,
© 2016