Şehit Mustafa Busulaciç için
Şehitler, şahitlerimizdir. Şehitler, uğrunda can verilen vatan toprağının, tapu kayıt belgeleridir, kimlik kartlarıdır.
Şehitlerin, istiklale giden yolda, çok büyük hakkı ve emeği vardır. İstikbalimizi inşa ettiğimiz toprakların en yüksek maliyetini, en ağır bedelini şehitler öder.
Cephe hattında kahramanca çarpışırken toprağa düşenler, esir kamplarında türlü eziyete maruz kalarak can verenler ve düzmece mahkemelerin aldığı kurmaca kararlar neticesinde idam edilenler.
Demokratik Federal Yugoslavya ve Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti'nin, düzmece siyasi davaları neticesinde, kurşuna dizilerek idam edilen Genç Müslümanlar Teşkilatı'nın beş üyesi, bu aziz şehitlerimizdendir.
Mustafa Busulaciç 1945'te, Hasan Biber, Halid Kaytaz, Nusret Fazlıbegoviç ve Ömer Stupats 1949'da uğradıkları adaletsizlikler neticesinde, şehit oldular. Her biri, ayrı ayrı, kendilerinden ve yapıp ettiklerinden bahsedilmeyi hak ediyor. Ancak bu yazıda, Genç Müslümanlar'ın ilk şehidi, Mustafa Busulaciç'ten bahsedeceğiz.
Busulaciç, Balkan coğrafyasının, İslam ve Müslümanlar için mücadele eden en önemli isimlerdendir. Onun, 30 senelik ömründe, Bosnalı Müslümanlar için yaptıklarını bazıları uzun ömürleri boyunca yapamadılar.
Busulaciç, çok yönlü ve çok yetenekli bir Müslüman aydın idi. Yazarlığın yanı sıra, eleştirmenlik, yayıncılık ve editörlük de yapmıştı. İyi bir düşünür, harika bir hatip idi. Anadiline ilave olarak Türkçe, Arapça, Almanca, İtalyanca ve Fransızcayı da tercümanlık derecesinde konuşup, yazabiliyordu.
Bu özelliklerine rağmen onun ismini duyan, bilen çok az insan vardır. İslam dünyası, onun hakkında, çok az bilgiye sahiptir. Çünkü 50 yıl boyunca onun hakkında ne yazıldı, ne de konuşulabildi.
1 Nisan 1914 tarihinde Bosna Hersek'in Trebinye şehrine bağlı Goritsa köyünde İsmail'den olma ve Emina'dan doğma bir çocuk olarak dünyaya geldi. Murat isimli bir abisi, Mahmut ve Asım isimli iki erkek kardeşi, Dika ve Remza isimli iki kız kardeşi vardı.
Mektep ve ilkokulu Trebinye'de tamamladı. Ardından, üç yıl boyunca, Travnik'teki Elçi İbrahim Paşa Medresesi'nde eğitim aldı. 1936 yılında Saraybosna'daki Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nden mezun oldu. Daha sonra yine Saraybosna'da İslam Şeriatı-İlahiyat Yüksekokulu'na gitti. Buranın en yetenekli öğrencilerinden birisi oldu. Okul öğrenci derneği başkanlığı yaptı. 1940 yılında mezun oldu.
Oryantalizm üzerine yüksek lisans yaptığı Roma'da iki yıl kaldı. Bu esnada Mondo Arbo ve Oriente Moderno dergilerinde makaleleri yayınlandı. Ayrıca Roma'da bir radyoda, Bağımsız Hırvatistan Devleti-NDH için spikerlik ve haber tercümanlığı da yaptı.
Savaş döneminde tekrar Saraybosna'ya döndü. Şeriat Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. Ayrıca, yarı zamanlı olarak Kızlar Medresesi, Şehir Lisesi ve Teknik Lise'de din dersi öğretmenliği de yaptı. Müslüman aydın bilinciyle, öğrencilerine, İslam kültürünün tohumlarını ekti. Dönemin Müslümanları için bir umut kaynağı oldu.
NDH'nin Müslüman din adamları örgütü El-Hidaye'nin bir kolu olarak hareket ettiği esnada, Mehmed Hanciç'in referansıyla, Kasım Dobraça'dan sonra Genç Müslümanlar Teşkilatı Saraybosna başkanı oldu.
Medrese yıllarında İslam Dünyası, Yeni Tomurcuk, İslam'ın Sesi, Müslümanca Bilinç, Ufuk, Bilinçler, İslam Dünyası Takvimi, Halk İnançları Takvimi, El-Hidaye, Sesleniş-İslam İnanç Birliği, Hırvat Takvimi, Akşam Postası ve Bizim Vatanımız gibi yayınlarda genç yaşının aksine olgun metinler kaleme aldı.
Yaşı ilerledikçe fikir yelpazesi de genişledi. Ebu Nasr el-Farabi, İslam Tarihinde Bir Parlak Sayfa, Osman Paşa Resulbegoviç, Sovyet Rusya Müslümanları, İslam Hukukunda İstisna Problemi ve Dünyada ve Bizde Kur'an'ın İlk Tercümeleri isimli makalelerinden de anlaşılacağı üzere farklı konularda çalışmalar yaptı.