Keşke özür dilemeyi becerebilsek

Geçen hafta Türkiye'nin birçok vilayetinde olduğu gibi, İstanbul'da da kar yağdı. Berekettir dediğimiz kar bu defa İstanbullular için gerçekten büyük bir felaket haline dönüştü. Bu sebeple siyasetçilerimiz iki bloğa ayrıldı. Kimileri hükümeti methedip sayın İmamoğlu'nu kötülediler. Kimileri de her ortamda İmamoğlu'nun yanında yer alarak onu kusursuz ilan ederek sayın bakanlara ve hükümete saldırdılar. İşin siyasi yönleri bizi ilgilendirmez. Kar felaketi anında ben İstanbul dışında Orhangazi Çakırlı Köyündeydim. İstanbul'daki kar manzaralarını değişik televizyon kanallarından takip ettim. Burada bile (Çakırlı'da) belediye ve muhtarlık ana caddeleri açmak ve sokakları temizlemek için ellerinden gelen gayretleri gösterdiler. Bir nevi kendi imkanları ile seferberlik ilan ettiler. Sayın İmamoğlu'nun tarafları "İmamoğlu görevinin başında idi. İstanbul'un hiçbir yerinde yollar kar sebebi ile kapalı değildi" diyerek önce R. Kavağında balık yemekte olduğunu koro halinde inkâr etiler, sonra fotoğraflar, konvoy giriş ve çıkış saatleri, mesele bütün detayları ile açıklığa çıkınca, birçokları attıkları gönderileri silmek zorunda kaldılar. İstanbul'da yollar açıktı da neden bazı vatandaşlar sokaklara çıkıp yolda kalanları evlerinde misafir ettiler (Canlı yayınlarda izledik.) Neden camiler açıldı, yüzlerce insan camilerde barındı Neden yol boyunca evleri olanlar ellerine çay, subazı yiyecekler alarak yolda kalanlara yardımcı olmaya çalıştılar Madem kardan dolayı bir sıkıntı yoktu neden insanlar sekiz saattir, on iki saattir yoldayız dediler Bu insanlar yalan mı söylediler Madem yollar açıktı neden insanlar milyonluk arabalarını evlerinden uzak yol kenarlarına bırakma mecburiyetinde kaldılar Madem yollar açıktı neden devleti temsil eden vali defalarca yol kenarında terk edilen araçların kaldırılması için sahiplerine çağrıda bulundu Gelemeyen araç sahiplerinin araçları çekiciler ile çekildi İstanbul bir kar felaketi yaşadı. Bu yoktur demek milyonlarca insanı kör ve aptal yerine koymaktan başka bir şey değildir. Çünkü bütün televizyonlar İstanbul'un değişik semtlerinden kar felaketlerini gösteren canlı yayınlar yaptılar. O yollar bana ait değil, bu yollar bana ait değil diye mazeretler ortaya atmak hiç ama hiç doğru değildir. Şunu da izninizle ifade etmek isterim devlette iki başlılık olmaz. Hele hele bu gibi zamanlarda iktidar, muhalefet ayrımı yapmak gerçekten doğru değildir. Etik olan ister belediye tarafı olsun ister hükümet tarafı olsun ona buna kusur kabahat yüklemeden her türlü felaketi beraber göğüslemektir. Olabilen eksiklikler için de milletten özür dileyebilmek erdemliğini gösterebilmektir. İnsan hata yapabilen bir mahluktur. Herkesin eksiği olabilir ve hata yapabilir. İnsanın mükemmel bir varlık olması insanın kusursuz olduğu anlamına gelmez. İnsan bazen hata ve kusurlu işler de yapabilir. Şayet yapılan yanlış işler Cenab-ı Hakk'a karşı ise bunun için tövbe etme imkânı vardır. İnsanlara karşı ise de bunun için de özür dilenir. ÖZÜR DİLEMEK: Özür dilemek; günlük hayatta sık sık kullanılan kelime grupları arasında yer alır. TDK'ye göre özür: "Özrünü ileri sürerek bir iş yapmayı istememek, bir işten bağışlanmasını istemek."Niçin özür dilenir: "Özür kişinin yaptığı bir davranışın olumsuz sonuçlandığı veya algılandığı ve bu algının iki tarafından da kabul edildiği durumda dilenir. Özrün temel gayesi ilişkiyi düzeltmektir. Eğer karşıdaki kişi için önemli ise özür dilenir."İnsan fıtrat olarak yaptığı bir davranışın hata oduğunu kabul etmesi zor bir durumdur. Özür dilemek zor gibi gözükse de esasında özür dilemek büyük bir haslet ve erdemliktir. Özür dilendiği vakit karşı tarafın özrü kabul etmesi gerekir. Konu ile alakalı Hz. Peygamber Efendimiz'in (SAS) birkaç hadisi şerifine burada yer verelim. Resulullah (SAS) buyuruyor ki: "Özür dilemek üzere gelen din kardeşiniz niyetinde samimi olmasa da özrünü kabul edin. Böyle yapmayan kevser havuzu başına yanıma gelemez." (Hâkim 41701), "Müslüman kardeşinin özrünü kabul etmemek günahtır." (İbniMaceEdeb, 23), "Din kardeşinin özrünü kabul etmeyen, kevser suyundan, havuzundan içemez." (Feyzül Kadir 31181), "Özür kabul etmeyen özür dileyenin günahını yüklenmiş olur." (İbniMaceEdeb, 23), Hz. Ömer (RA) ise şöyle söyler: "İnsanların akıllısı en çok özür dileyendir.". Hz. Mevlâna (RA) ise şöyle der: "Geçmişte yaşama ama her zaman geçmişten ders al.". Bazı düşünürler ise şöyle söylemişler: "Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu gösterir." (S. Freud), "Her insan hata yapabilir. Fakat ahmaklar hatalarına bağlı kalırlar." (M.T. Cicero). Bunun için de hata, eksik ve kusuru kabul ederek bir insanın özür dilemesi insanlar için çok güzel bir haslettir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, özür dilemek hiçbir zaman insanı küçültmez bilakis yükseltir. Özgüveni düşük olan insanlar özür