Siyaset

Yahudilerin, "Çamur at, çamur at; tutmasa da iz bırakır" atasözleri menşurdur.Bu sözden hareketle; birileri, birilerini uzun zamanlardan beri "Siyasetle fazla iştigal ediyorlar" sözleriyle eleştirir dururlar. Bunu söyleyenlerin ya da böyle düşünenlerin kendileri de siyasetin rüzgârının önünde. Bu dostlarımızın söylediklerinin veyahut sosyal medyada yazıp çizdiklerinin on cümlesinden dördü beşi daima siyaset üzerine. Hele ki şu günlerde... Bir tarafa kayıtsız şartsız biad etmek, siyasetten hâlî olmak değildir. Günü zamanı, sırası geldiğinde elbet bakmak gerekir günün siyasî hareketine. Çünkü mesele, ikbal meselesi değil; istikbal meselesi, memleket meselesi! Kim kime hangi nazarla bakar, baktığından neler arar bu ayrı bir şey. Ama herkes, siyasete bir şekilde bakar. İşte bugün de, o günler; siyasete bakma günleri. Zaten bu, demokrasinin icabı: Bir tarafta muvafık, bir tarafta muhalif! Herkesin mutlaka bir tercihi vardır ve olmalıdır. Hürriyetin hüviyeti, demokrasi rejimi! Buna kimsenin bir itirazı olamamalı. Gelgelelim, dikkatimizden kaçan bir şey var: Siyasetsizlik dahi, başlı başına bir siyasettir. Buna ne diyeceğiz acaba İfrat, ifrattır. Bediüzzaman'ın öngördüğü "irtibatta ifrat" meselesi hariç, ifradın hiçbir şekli, cinsi, yönü, yüzü makul ve mazur görülemez. Siyaset kulvarında haddi aşıp, her kim ifrat etmişse ediyorsa, oturup, durumunu şöyle bir gözden geçirmesi gerekir. Kimse, siyasetin veyahut siyasetçilerin yanlışına hiçbir surette kılıf bulmaya kalkışmasın. Siyaset, siyasettir. Hiç kimsenin, hiçbir mesleğin "amentü"sü değildir! Lügate göre siyaset: "Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı; bu sanatla ilgili özel görüş veya anlayış, politika" olarak ifade ediliyor. Bu maddenin 3. bendinde ise, "Kurnazca iş veya hareket, kurnazlık; aslî düşüncesinden farklı