İş uğruna, aş uğruna fecaatı

İhtiyaç duyduğum bazı şeyleri satın almak üzere evden çıkmıştım.

Bunu, hem ziyaret hem ticaret kabilinden değerlendirerek, bir iki esnafa da uğramak niyetindeydim.

Sokağımızın kesiştiği ana caddenin tam karşı yakasındaki zücaciye dükkânına uğrayıp, kapıdan da olsa selâm vererek, iki bina sonrasında bulunan ve apartman komşum olan emlakçı Ali Beyi ziyaret etmeyi plânlamıştım zihnimde.

Selâm vermeyi düşündüğüm birinci dükkânı kapalı görünce, "Herhalde köyünden dönmemiş olmalı" dedim içimden.

Kendisini ziyaret ettiğim Ali Bey, bir iki hoşbeşten sonra, "Aman ağabey, karşıdan karşıya geçerken dikkat et. Yer, yaya geçidi de olsa, vasıta gelmediğinden emin olmadıkça karşıdan karşıya geçme" tavsiyesinde bulunduktan sonra, "Bugün şuradaki esnaf komşumuza bir motosiklet çarptı ve başından feci şekilde yaralandı" dedi.

İlgisinden dolayı kendisine teşekkür ettim.

Sözünü ettiği kazazede kimse, benim kapalı bulduğum dükkânın sahibi idi.

"Meğer kapalı olmasının sebebi buymuş" diye düşündüm ve üzüldüm.

Bu, benim duyduğum en yeni "moto kurye" kaza haberiydi. Duymadığım kim bilir nice vakıalar vardır.

Pandemi döneminin, insanların, bilhassa yaşlı kimselerin evlere kapatıldığı, dışarı çıkma hürriyetinin birkaç saat ile sınırlandırıldığı o saadet (!) günlerinin zaruretinden -belki daha önce ihtiyaçtan- dolayı başlatılan "moto kurye" uygulaması, Türkiye'de taban tuttu.

Böyle bir hizmeti almak o gün zaruretti, bugün ise, konfor.

Gelgelelim sipariş sahibine konfor sağlayan, taşıyıcıya da ekmek kapısı olan bu uygulamanın alanı genişledikçe problemleri, hatta fecaat olma riski de gün geçtikçe çoğaldı.

Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu, Türkiye'de yaklaşık 900.000 "moto kurye" bulunduğunu; bunlardan yalnızca 19'unun kayıtlı çalıştığını ve bir yılda 200'e yakın "moto kurye"nin hız baskısı sebebiyle hayatını kaybettiğini ifade etmektedir.

Canı pahasına ekmek peşinde koşan ve çoğu genç yaşta, deli kanlı olan bu insanların siparişi yetiştirebilme; daha çok sipariş yetiştirme, daha çok kazanma çabasıyla trafikteki kural tanımaz seyir biçimleri hem kendilerinin, hem de birçok insanın zarar görmesine sebep olmaktadır.

Pandemi şartlarının yanı sıra ülkedeki işsizliğinde mecbur ettiği bu çalışma biçiminin elbette bir hareket kabiliyeti olmalı, tamam. Ama bu hürriyet sınırsız, sorumsuz olmamalı. Çünkü o da, plakalı bir araç.