Sahtekâr

Sahtekâr, soğuk bir sıfat; sahtekârlık ise, kötü bir davranış biçimi! Sahte iş yapan, hilekâr ve aldatıcı insana "sahtekâr" dendiği yazıyor lügatlarda.Haydi, ilk ikisini şöyle bir kenara alalım. Sonuncusu olan ve desise, hıyanet manasına da gelen "aldatıcı" kelimesine bakalım. Aldatıcı ne demek Kim, kimi aldatıyor ya da aldatır İnsan, bir başkasını aldatmakla ne kazanır Aldanmakta ise, fayda yok. Dolayısıyla, aldatan aldanır! Sahtekâr kelimesinin ifade ettiği sıfatların herhangi birini taşımayı, bu hâllere düşmeyi; düşenle de bir kavşakta buluşmayı kimse istemez. Böyle olmakla beraber, bu kelime -bazen şaka yollu bazen ciddi- dilimizde yer alır; bazen de, itirafın adıdır. Bu cümleden olarak; bir hasbihâl bakiyesi, arda kalan bir mana: Ticaretle iştigal ettiğimiz zamanlardan tanıdığım ve dostum olan Rizeli Basri Beyle irtibatımız vefatına kadar devam etti. O da ben de ticaretten el çekmiştik, ama İstanbul'dan ayrılıp, köyünde inziva hayatına girdiği günlerinde bile, telefonla da olsa muhaveremiz sürdü. Ehl-i tarîk ve dinde hassas bir fikir yapıya sahip olan Basri Bey, bir telefon görüşmemizin arasında, şu şekilde yakındı: "Abi, biz sahtekârız yahu." Şaşırdım! "Basri Bey" dedim, "Biz neden sahtekâr olalım, kardeşim" Meramını şu sözlerle dile getirdi: "Nasıl olmayalım, abi "El açıyoruz, Cenab-ı Hakka; 'Sana inandım, Sana sığındım, Sana güvendim, Sana tevekkül ettim' diyoruz; ardından da evlât ıyal, mal mülk, geçim; yani, istikbal endişesi çekiyoruz. Bu davranış tarzımız düpedüz sahtekârlık değilse, nedir" İtham ağır, konu derin... Kendisine, cevaben; "Biz kuluz. Allah'a inanmak, O'na sığınmak, O'na güven duymak kulluğun ve aczimizin gereği. Elbette ki bunlar doğru sözler, doğru inanışlar; doğru davranışlar. Endişe cihetine gelince: Bu, tevekkül etmenin icabı olarak bizi tedbire sevk ediyor ve onu düşündürüyorsa,