Nâsih, nahif olmalı

Vaaz: Dinî konular üzerinde konuşup, söz ile nasihat etme. Nasihat ise, Türkçede, öğüt ve irşad manasına gelmektedir.

Nasihat veren, dini konular üzerinde öğüt veren; cemaati, dinî bilgiler vererek aydınlatan kimseye de, vâiz denilir.

Nasihat deyip geçmemek lâzım!

Ana baba, evlâdının; öğretmen, öğrencisinin; hoca, talebesinin; kumandan, askerinin nâsihidir ve bu surette onlar, nasihatlarıyla insan hayatına ve insanların gönül dünyalarına meş'ale olan değerlerdir.

Bunun içindir ki, Peygamber Efendimiz (asm); "Din nasihattir" buyurmuşlardır.1

Nasihatten maksat, irşattır.

İrşadın lügat manası ise doğru yolu göstermek; aklı ve kalbi, ikna edici ve tesirli eserler veya sözlerle gafletten uyandırıp hidâyet yolunu göstermek. Diğer bir ifade şekliyle irşad, bir kimsenin Kur'an'ın büyük, geniş ve sağlam yolunda selâmetle ilerlemesine; Allah'a ibadet ve itaatine vesile olmaktır.

Camilerde yapılan vaazların ana teması budur bu olmalıdır.

İlmiyle âmil, etvârıyla kâmil saygıdeğer hatiplerimizi tenzih eder, onlara şükranlarımızı arz ederiz. Onlar, konumuzun dışında.

Ama yaşaya geldiğimiz hâl de, bir vakıa:

Şehirlerimizdeki salatîn, merkez ve diğer büyük camiler haricindeki semt ya da mahalle camilerinde vaaz, Cuma günleri o caminin imamı tarafından yapılıyor. Bu vaazlar, hazırlanılmış bir metin üzerinden yahut kitaptan icrâ ediliyor.

Ne var ki bazen hitap, kitabı aşıyor!

Zaman zaman ses tonu yükseltilerek yapılan bu tebliğ, tebliğ olmaktan çok, tekdir şeklini alıyor ve bu hitap tarzı, vaazın irşad vasfını zedeliyor.

Nasihat ederken kullanılan üslup, muhatabında antipati doğurmamalı. Yani, dikkatle seçilen cümlelerle yapılan hitap, kitabî; hatibin üslubu ise, Peygamberî olmalı.

"Cami cemaati", "Cuma cemaati" gibi gereksiz bir tasnifle tarif edilen cemaate, Cuma vaazlarında -hatta her zaman- kavl-i leyinle, yani yumuşak üslupla, okşayıcı, nahif bir dil ile hitap etmeli.

Çünkü yapılmak istenen iş öğüt, nasihat; netice itibariyle, irşad.

"Hazır elimize geçmişken" dercesine insanların kusurlarını kabahatlerini, eksik gediklerini sayıp dökmek, yüzlerine vurmak yerine; yapılması buyrulan Allah'ın emirlerini, İslâm'ın hükümlerini gönüllere massedercesine ifade etmek daha eğitici, daha kalıcı ve tesirli olmaz mı