Namaz, ruhun gıdası

İnsan, en güzel bir şekilde, yani "Ahsen-i takvim" olarak yaratılmış, birçok duygu ve lâtifeyle donatılmış, istifade cihetinde de hizmetine kâinat verilip, dünyaya gönderilmiş.Yaradan, insanı, hayata abes olsun diye göndermemiş; onu başıboş, mânâsız yaratmamış. İnsanın, dünyaya gönderilişinin belli bir gayesi olduğu gibi, kendisine geniş ve sonsuz bir mükemmeliyet verilişinin de önemli ve özel bir maksadı var. Emsalsiz kabiliyetlerle donatıldığı hâlde insan, dünyaya gönderilmesinde bir hikmet olsaydı, bu gönderiliş hikmet değil, nikmet olabilirdi. Hiçbir şeyi, mânâsız ve maksatsız yaratmayan Rabbimiz, âlemlere sultan olarak yarattığı insanı başıboş, gayesiz ve maksatsız yaratıp onu, kimsesizlik çukuruna atar mı Âlemlerin Rabbi, Kitabında; "Cinleri ve insanları ancak Bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım"1 buyurmaktadır. Bu âyetten, kâinat içinde bulunan yaratılmışların ve özellikle, insanın yaratılışındaki hikmet ve gayenin Allah'a iman ve O'na ibadet etmek olduğu açıkça anlatılmaktadır. Bütün hayat sahiplerini temsilen yapılan en kapsamlı ibadet ise, namazdır. Bütün yaratılmışların söz ve davranış dilleriyle yaptıkları ibadetin de fihristesi, namazdır. Namaz ise müminin Rabbi ile doğrudan ve en yakın bağlantı kurma vasıtası, aracısız olarak O'nunla buluşma hâlidir. Bunun içindir ki Peygamberimiz (asm); "Namaz müminin miracıdır" buyurmuşlardır. Resûl-i Ekrem Aleyhisselâtü Vesselâm'ın miracta Cenab-ı Hak'la mükâlemesi yani, karşılıklı konuşması gibi, insan da namazında, O'nun huzurunda el bağlayarak isteklerini arz ettiği anı, bir cihette miracı olmasının yanında, namaz, Cenab-ı Hakkın Resûlü ile göndererek kullarına ihsan ettiği ilâhî bir hediyesidir. Allah'ın kulları üzerinde hakkı ve zimmeti olan beş vakit namaz, "farz-ı ayın"dır. Yani mutlaka yapılması, yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Müslüman ve akıllı olan her insan, büluğa erdiği günden; kadınlar 9-15, erkekler ise 12-15 yaşlarından itibaren