İstanbul'da eski Ramazanlar

Yeni dünyada damağa tat, gönlümüze hâtırat bir şey olmadığı için, eskiye, ecdada ve ecdadın yaptıklarına olan hasret bitmiyor.Bunun içindir ki, çoğu zaman, "eskiden şöyleydi" kabilinden sözleri çokça kullanıyoruz. Biz de bu cümleden hareketle -sona yaklaşmış da olsak- eskiye, eski ramazanlara dair birkaç paragraflık notumuzu, o günleri yâd edelim diye sizlerle paylaşmak istedim: "Eskiden ramazanlarda minarelerde kandiller yakılır, mahyalar kurulurdu. "Ramazan mahalle bekçisinin davuluyla ilân edilir, sahura da yine onunla kalkılırdı. Yakın vakitlere kadar ramazan gecelerinde mahalleler arasında dolaşan ve; "Yeni Cami direk ister "Söylemeye yürek ister "Benim karnım toktur amma "Arkadaşım börek ister" gibi yâveler (lâflar) söyleyerek bahşiş isteyen davulcular, bekçiler vardı. "İstanbul'un eski ramazanlarının daha başka hususiyetleri de vardı. Sergiler ve Direklerarası gezintiler bu cümledendir. "Sergiler Cami avlusunda kurulurdu. "Kurulan sergilerde Hint'ten, Yemen'den ve başka yerlerden getirilen şeyler teşhir edilirdi. Bunların içinde Reji'nin tütün sergisi bulunduğu gibi, tesbihçi ve ağızlıkçıların tesbih ve ağızlık; şekercilerin, şeker ve şekerleme; baharatçıların ise, türlü baharat sergileri vardı. "Ramazan ayına mahsus şeylerden biri de "Güllaç"tı. "Mevlevîhane ve Silivrikapı'ları arasındaki imalatçılarda yapılan güllaç, büyük küfelere konulur, küfenin gıcırtısına ayak uydurup adım atan adamların sırtında, Asmaaltı'na naklonurdu. "Ramazanın kendine mahsus hususiyetlerinden biri de iftardır. "Eski iftarlar pek parlaktı. "Nazırların, büyük devlet adamlarının hepsinde, herkese açık iftar sofraları kurulurdu. "İftara evvelâ ortaya içinde reçeller, peynirler, pideler, simitler ve sair şeylerin olduğu iştiha açan iftar tepsileri konulurdu. Top atılıp, bunlarla iftar edildikten sonra kalkılır, kahveler, çubuklar içilir ve akşam namazı kılınır, badehu (bundan sonra) sofra başına geçerek çorbasından tatlısına kadar türlü yemek verilirdi. "İftarların bir de cami ve türbelerde yapılanları vardı. "Akşam ezanından evvel Ayasofya Camii'ne, yahut Eyüp'te, Hazret-i