Hadi bakalım

Anne, hadi görüşürüz; baba, hadi görüşürüz; görüşürüz, görüşürüz Telefon söz, muhaveresinde olsa su götürür, çünkü kişiler birbirini görmüyor; ama bunlar, şahsen görüşüp ayrılırken, "Allah'a ısmarladık" yerine kullanılan kelâmlar.

Ya görüşemezsek!

Bazı sözler dinsizliği hissettirmese de, densizliği nazara veren içi boş lakırtılardan başka bir şey değil.

Bir başka gariplik: Bir kimseyle karşılaşıldığında, "Selâm", ayrılırken de, "Allah'a emanet" gibi kısaltılmış sözler.

Bu şekilde hitap, hiç de hoş olmuyor. "Selâmün aleyküm", "Allah'a emanet ol" demek çok mu zor

Olması gerekenden eksik cümleler, ne dilek, ne de temenni ifade eder.

Fantezimsi böyle lâflar, âdeta bulaşıcı...

Bu davranış biçimi, sanki bir akım gibi, birçok gencin dilinde!

"Halk arasında söylenen, 'Allah'a ısmarladık'; 'Hoşça kalın'; 'Allah selâmet versin'; 'Bereketli olsun'; 'Allah kavuştursun'; 'Allah bir yastıkta kocatsın' gibi iyi dilek ve temenni ifade eden sözler" hem lisana hoş gelen, hem de gönlü cûş eden mana yüklü sözlerdir.

Çünkü istenen şeyler, Allah'ın adıyla istenmektedir.

İyi de, bu güzel dualara, bu içten temennilere ne oldu, tedavülden mi kalktı acaba

70'li yılların başlarında deniyordu ki: Komünist Rusya (SSCB), bu işte mütehassıs enstitülerinde, seksen bin muadil fakat uydurukça lâf üreterek bu milletin dinine, diline; asırlara bâliğ olmuş ananesine darbe vurmak istemiş.

Allah'a hamd ü senâlar olsun ki Risale-i Nurlar, fesat şebekelerinin kol gezdiği ve toplumun cadı kazanı gibi kaynatıldığı o zamanlar, bize; özellikle gençlerimize paratoner olmuş; yalanlardan, yanlışlardan korumuş.