Allah için ziyaret

Hasenattan sayılan ve insana sevap kazandıran davranışlardan biri olan "ziyaret"in kapsamı geniş.Bunun içindir ki, Cenab-ı Hak, bu konuda; "Benim için birbirini ziyaret edenlere muhabbetimi vâcip kıldım."1 buyuruyor. Mahal olarak en başta, mukaddes mekânlar; onların başında da, Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ gelir. Bunlar, Peygamber Efendimizin (asm) ziyaret için yolculuk edilmesini, dolayısıyla, ziyaret edilmesini tavsiye ettiği yerler. Buraları ziyaretten maksat beldeleri, bölgeleri görmenin yanında, Efendimizin memnuniyetini, Rabbimizin de rızasını kazanmak. Bir menfaat gözetmeksizin ve yalnız rızâ-yı Bârî için yapılan her ziyarette sevap var. İnsanî manada ise Hacı ziyareti, hasta ziyareti, taziye ziyareti, kabir ziyareti; musibete maruz kalmış bir kimseyi ziyaret, mahpus ziyareti, dost ziyareti ve benzeri ziyaretler arkasında herhangi bir menfaat maksadı olmayan, sadece Allah rızası için yapılan ziyaretlerdendir. İnsan, insandan umar. Bilhassa dostlar, dost simaları; gönüllerde meskûn olan canları kederde sevinçte, dar gününde zor gününde ya da bir mutluluk gününde umar; hatta -velev ki herhangi bir şey olmasa bile- arzu eder, yakınında görmek ister. Sırasında bir çift söz, bir tebessüm, bir teselli; icabında bir tebrik, paha biçilmez şeydir. Ziyaretin önemini nazara veren bir hadis-i şerif: Ebû Hüreyre (ra) Peygamber Efendimizin (asm) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Adamın biri bir köydeki din kardeşini ziyarete gidiyordu. Allah onun yolu üzerine insan şeklinde bir melek dikti. Melek ona, "Nereye gidiyorsun"