Âhar: Kâğıdı adam etmek

Devir, kâğıdın ve kâğıt çeşitlerinin şimdiki gibi çok olmadığı, hele ki yüksek yoğunlukta kaliteli, parlak kâğıtların hiç olmadığı devir.Her harfin, her kelimenin, her cümlenin elle, elde hazırlanmış kamış kalemlerle yazıldığı devir. Yazmanın sanat olduğu, sanatın hayat bulduğu devir. Eskimeyen yazıların devri... O sanatkârlar, o ustalar; "hattat"lar, "müzehhip"ler kullanacakları kâğıdın parlatma ve perdahlama işini de çoğu zaman kendileri yapardı. İşte, bu parlatma ve perdahlama işlemine "âharlama"; bunun için kâğıda sürülen sıvı maddeye de "âhar" denilmektedir. Âhar, gözenekleri doldurarak kâğıdı pürüzsüz hâle getirir. Böylece kalemin yürüyüşünü ve mürekkebin akışını kolaylaştırmanın yanında, kâğıdın mürekkebi emerek dağıtmasını da önlemiş olur. Âhar kâğıda koruyucu bir tabaka oluşturduğundan, muhtemel bir yanlış, ıslak bez veya süngerle silinip, çoğu zaman da yalanarak tashihine yani iz bırakmadan düzeltilmesine imkân verirdi. Okumuş-yazmış kimselere "Mürekkep yalamış" denmesi, yazıyı yalayarak silmeye ya da düzeltmeye kinayedir; kast edilen odur. Âhar kâğıda, hattın çeşidine ve yazılacak eserin kitap veya levha oluşuna göre bir ya da birkaç defa sürülür. Âhar, kitap hâline getirilecek kâğıtların iki yüzüne ve birer kat, levha yapılacak kâğıtların ise tek yüzüne birkaç kat olarak gazlıbez, tülbente sarılmış pamuk veya süngerle sürülür. Âharlanan kâğıtlar mutlaka gölgede kurutulup "çakmak mühre" ile perdahlanır, parlatılır. Kâğıdı âharlamak için yumurta, nişasta, gomalak âharları gibi çok çeşitli usuller olmakla birlikte, en yaygın olanı, yumurta âharıdır. Yumurta âharı şöyle yapılır: Birkaç taze tavuk yumurtasının akları derin bir kâseye alınır.