Ali Rıza aydın

Yeni Asya

Dine zarar unsurlar

Dine zarar, iki unsur var.Bunlardan biri, Ebû Cehil, Ebû Leheb anlayıştaki insanların doğrudan, kasten ve bilerek zarar verenler. Diğeri ise, siyasetle, ticaretle, diyanetle, hıyanetle, sanatla bilerek yahut bilmeyerek dini istismar eden, ondan menfaat sağlayanlar. Birinci şık, izânıyla, her mü'minin malûmu... Bizim bugün konumuz, ikincisi, garaip

Safâ geldin, sultanım

Gönlü hayran, kalbi biryan dostlarım!Kur'an ayı, gufran ayı, rahmet ayı Ramaz-ı Şerif, şu vefasız dünyamıza arz-ı endam eyledi. Ömür verip, bizleri bu günlere kavuşturan Rabbimize, binler had ü senâlar olsun. İçinde, seksen küsur senelik bir ömre denk gelen ve Kur'an'ın ifadesiyle, "Bin aydan hayırlı" olan Leyle-i Kardr'in içinde bulunduğu Şehru's-

Günah keçisi

Memlekette, herkes haklıHaksız olan biri varsa, o da, yalın vatandaş. Çünkü onlar, günahkârların bedeline, günah keçisi. Çünkü onlar vatandaş; çünkü onlar her zorluğa omuz vuran, cingi taş! Öyle olunca, vur abalıya... Candan hariç, her ne varsa, satılan; dayanılmaz derecede zam yedi. Hem de, Ramazan'a günler kala. Şu an, Ankara'da, fırıncıların ü

Gönülleri dar kalıba koymamak

Bu satırlar, Bediüzzaman'ın "Ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum"1 cümlesinden hareketle, kör nefsime hitaptır.Çoğu zaman hissiyatımız, -hatâen kazaen- bir takım melekelerimizin; dinî ve örfî ölçülerimizin önüne geçebiliyor. İşte bu da, âdemin, beşeriyet ciheti! İnsan, kanatlarını bir parça yere serebilmesini bilse ya da bunu gö

Yanıltıcı duygular

Doğru bildiğimiz yanlışlar, yanıldığımız inanışlar, hata yüklü davranışlar o kadar çok ki, çoğu zaman kendi kendimizin; kendi sıkletimizin altında kalıyoruz.Mahiyetinin ne olduğunu defalarca dinlediğimiz, birçok kere okuduğumuz hatta şahit olduğumuz hâlde kastedilen mesajı alamayıp, hayatımızı harap eden duygularımız var. Bunlardan biri, Tevehhüm-i

Bu dünyanın sırat'ı

Gönüller Sultanı Efendimiz (asm), bir hadis-i şeriflerinde, "Dünya ahiretin mezrası tarlası" 1 buyuruyorlar.Yani, ahiret hesabına zer edilenlerin, ekilenlerin yeri burası; hasat ise, ötede... Bir başka hadis-i şerifte de, "Dilediğini yap, mutlaka karşılığını görürsün" 2 deniyor ya, buna göre ne ekersen ek, ne yaparsan yap, elbette en ince ayrıntıl

Bir söylemiş, pir söylemiş

Bugünün maddeperest insan dokusunu ifade eden güzel bir söz, tâ yıllar, hatta asırlar öteden söylenegelmiş.Nasrettin Hoca'nın "Ye kürküm, ye" sözü, dünyalıyı tarif için tam yerine oturmuş. Günümüzde sınıf farkı oluşturan ve insanları tasnif eden o kadar çok şey, o kadar çok lâf var ki, saymakla bitmez. Trafikte birlikte seyrettiğimiz oğlum Nurol, "

Karşıdaki kişi olabilmek

Empati, son yıllarda sıkça kullanılan ve kişinin, başka bir kişinin istek ve duygularını anlayabilmesi, başka bir kimsenin hâlini kavrayabilmesi manasına gelen Fransızca bir kelime!İnsanımız, öteden beri, içinde bulunduğu zorluğu, çıkmazı; maruz kaldığı olağanüstü bir durumu ifade edebilmek için, "kendini benim yerime koy" demez mi İşte, "eşduyum"

Gün yerine hüzün doğdu o sabah

Ümittir, olmazlara olur dedirten Ümittir karanlıkta ışık belirten. Her gün bir ümitle koşup gittiğimiz, birkaç küçük haberle sevindiğimiz kırk gün, hüzün ile son buldu. Eşim Fatma Hanım, tam kırkıncı gününün sabahı Hakk'ın rahmetine kavuştu. Hastahanenin yoğun bakım ünitesinde, yoğun bir ıztırapla kaldığı ve bir iki dakikayla da sınırlı olsa, ara s

Geçti âh'ın zamanı

İnsanların iç âlemi, bir kapalı kutu gibi.Muammalar dünyasından ne alıyor, ne satıyor bilinmez. Yaşananlar, yas olanlar; ruhundaki heyelan, hepsi meçhul kutuda. Düne dair umdukları, elindeki buldukları hatta bulamadıkları bu kutunun içinde! Eh, insan bu... Yunus Emre, "Geçti ömrüm âh ile İçi dolu eyvâh ile" demiş. Ne de güzel söylemiş. Muhtemeldir