Nasıl olur da gayr-i müslimler ilimde de ilerler

Ateistlerin ve din düşmanlarının ilim, teknik, teknolojik ve ekonomik sahalarda ilerlemesi, bazı Müslümanları meyus ederken, bazılarını şüphe ve vesveseye sürüklüyor. Bediüzzaman, bu sahada da müthiş bir tesbit yaparak onları yeis, şüphe ve vesveselerden kurtarmıştır.İlim ve dua vasıtasıyla tekamül etmek için dünyaya gönderilen insan yeryüzünün halifesi. Toprak, bitki, hayvanlar dahil, tüm varlıkların tasarrufu ona verilmiş. "De ki: Çalışın; Allah da, Resûlü de, mü'minler de sizin yaptıklarınızı görecektir. Sonra da görünür görünmez âlemleri hakkıyla bilen Allah'ın huzuruna döndürülürsünüz ve O size işleyip durduklarınızın ne olduğunu bildirir. (Tevbe Suresi, 105.) İster Müslüman, ister gayr-i mümin olsun, "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır." (Necm Suresi, 39.) Bu ayetteki bir incelik de, "insan için" tabirini kullanması, "Müslüman için" dememesidir. Hangi dinden, hangi inançtan olursa olsun, kim çalışırsa, onun karşılığını alır. Çünkü, Allah'ın iki türlü kanunu vardır: a-Tekvini: Sünnetullah, adetullah denen tabiat kanunları, prensipleridir. Bu kanunlara kim uyarsa, Allah ona verir. Bu bir kanundur: Tekvini Şeriata uyan kazanır! b-Teşriî: Şeriat kanunu, mânevi kanunlar. Bunlara ittiba imtihana tabidir... Hatta, pek çok peygamberin bir meslekte pir ve öncü olması; insanlığa muhteşem örnekler teşkil etmektedirler. Aslında bütün ilmi ve teknolojik gelişmelerin mu'cize eliyle insanlığın ufkuna sokulduğunu dikkate sunar Bediüzzaman. Mucizeler ise, Şeriat dairesindeki hakikatlerindendir. Ve mu'cizeleri taklet etmeye çalışan insan, inancı ne olura olsun kazanır! Çalışmak, çabalamak, gayret etmek ve Allah'ın yarattıklarına hizmet etmek muhteşem bir zevk