Ekonomiyi çökerten sebeplerden birisi de faiz değil mi

İşte Türkiye örneğinde görüldüğü gibi, hiç şüphesiz, ekonomik hayatı allak-bullak ettikten sonra çökerten sebeplerin başında faiz gelir.Fâizcilik ve tefecilikte, başkalarının ezilmesinde kendi mutluluğunu aramaktır. Farz edelim ki, faiz müptelâsının 100 bin lirası var. Parasını yüksek faiz veren kişi veya bir müesseseye yatırıyor. Yüzde yüze yakın faiz alsa bile banka veya tefeci, bu parayı pek çok defalar döndürüyor; birkaç kat kazanıyor. Yatırımcıya verdiğinin bir bölümünü de enflasyon yiyor! Faizle borç alan da ödeyebilmek için bin bir türlü sıkıntıya giriyor ya zor ödeyebiliyor, ya da iflas bayrağını çekiyor. İzzetini, şerefini ayaklar altına alması da cabası. Fâiz ile yoğrulan bir toplumun sosyal çalkantılardan kurtulamayacağı, ferdlerin birbirine saygı ve sevgi gösteremeyeceği, yardımlaşmaya gidemeyeceği, çeşitli huzursuzlukların ve bu arada iflâsların meydana geleceği de açıktır. Bediüzzaman'ın ifâdesiyle faiz, "Sen çalış, ben yiyeyim" felsefesine dayanır. Temelinde "Sen çalış ben yiyeyim, sen zahmetler içinde çırpın, ben rahat edeyim" anlayışı yatar. Faiz bağımlılığına yakalanan, karşısındakilerin durumunu hesap etmez, edemez. O, sadece kendi çıkarını düşünür. Velev başkalarının hayatı söz konusu olsa bile! "Bütün ihtilâlât-ı beşeriyenin mâdeni bir kelime olduğu gibi, bütün ahlâk-ı seyyienin menbaı dahi bir kelimedir. Birinci Kelime: "Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse, bana ne." İkinci Kelime: "Sen çalış, ben yiyeyim." "Evet, hayat-ı içtimâiye-i beşeriyede havâs ve avâm, yani zenginler ve fakirler, muvâzeneleriyle rahatla yaşarlar. O muvâzenenin esâsı ise, havâs tabakasında merhamet ve şefkat; aşağısında, hürmet ve itaattir. Şimdi, birinci kelime havâs tabakasını zulme, ahlâksızlığa, merhametsizliğe