Ali Bayramoğlu

Karar

Kürt açılımda belirsizlik ve peşrev

1 Ekim'de Bahçeli'nin çıkışıyla başlayan hamlenin yeni adı, silahların gömülmesi anlamına gelen "barış hamlesi" oldu. Hamle tek taraflı başladı. DEM heyetinin Öcalan'a yaptığı ziyaretle iki taraflı hale döndü. Ancak bu iki taraflılık şu an için sadece niyet ortaklığıyla sınırlı. Buna karşılık nasıl adlandırırsanız adlandırın, ister içerik deyin, is

CHP ne yapmalı

Çözüm arayışı umut verici bir istikamette ilerliyor.Umut verici gidişin birçok nedeni bulunuyor.Öncelikle şu var: Arayışın neşet ettiği yer sadece siyasi irade ve siyasi iradenin baskın tavrı, genel bir tercihi değil. Arayış esas olarak Ortadoğu dinamiklerinden, bu dinamiklerin aldığı siyasi seyirden ve ürettikleri gereklerden kaynaklanıyor.Nasıl s

Kürt meselesi: Siyaset ve siyasetsizlik

Teslim etmek gerek: Siyasi iktidarın, onun da arkasında duran Cumhur İttifakı'nın bir süredir Kürt sorunu çatışma çözümü konusunda bir fikri, bir politikası var, hatta modeli var.Bu modelin bir ayağında kültürel-toplumsal düzeyde vurgulu bir Türk-Kürt ittifakı, bir duygudaşlık ve bunun inşası üzerinden yol alma arzusu bulunuyor. Diğer ayak ise sila

İktidar pilavı daha çok su kaldırır

Kısa dönem öykümüze şöyle bakmak da mümkün.Bir uçta şunlar var:Sosyo-ekonomik bakımından Türkiye 10-15 yıl öncesine göre çok farklı. Ekonomik krize rağmen ülke daha altyapısıyla modern, daha kentli, hizmet çıtası daha yüksek ve yaygın. Üniversite eğitimiyle gelen toplumsal yükselme, kentlerde orta sınıf ve burjuva tanımını yeniden harmanlıyor ve bu

2025'e başlarken Kürt meselesi

Anlaşılan, Kürt meselesi-çatışması 2024 yılı kadar 2025 yılının da en önemli gündem maddesi olacak. Yıl geçişine birkaç gün kala, 28 Aralık'ta yapılan Öcalan DEM heyeti görüşmesi ve ardından gelen açıklamanın sürmekte olan bir tartışmaya, iktidarın açılım hamlesine ivme kazandırdı.Buluşmanın iki önemli sonucu olduğu söylenebilir.Öncelikle, iktidarı

Bugün siyaset ve toplum neden ve nerede farklı

2024'ü Türkiye'yi hangi temel özelliğiyle tanımlarsın diye sorsalar, yanıtım "örtülü yeni milliyetçilikler" olurdu.Erdoğan'ın TÜBİTAK'ta yaptığı, geçenlerde alıntıladığım bir konuşması bu dalganın "siyasi hikayeproje" olarak tam ifadesiydi. Şöyle diyordu: "Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekare ile sınırlan

Tekerrür ve biz

Bu toplumun derin ve kronik yaraları var. İlki "simgesel bozukluk" yarasıdır. Bu yara algıyı etkiler. İnsanlar, tabakalar ve sistemler bu yaradan etkilendikçe, kendi dünyalarına ait kültürel işaret ve tarzları, anlama, algılama, denetleme, yandaş ya da öteki kılma aracı olarak kullanırlar.Bu bozukluk, nevi şahsına münhasır ya da otoriter bir laikli

Erdoğan ve amansız paradoks

Batı basınında, kamuoyunda Türkiye ve Erdoğan'la ilgili kanaatler paradoksal iki uca sahip.Bir yandan Erdoğan Batı siyasi liberal değerlerinin tam karşıt simgesi, otoriterizmin tam temsilcisi olarak kabul ediliyor. Diğer taraftan, siyasi güç bakımından önemsenen, belirleyici, güçlü lider imajını temsil eden bir siyasetçi olarak görülüyor. Türkiye,

Suriye'de yeni kartlar

Devletin Kürt sorununa yaklaşımı her geçen gün biraz daha belirginleşiyor.Bu yaklaşımda ağırlık "dış Kürtlerde", daha doğrusu Rojava'da. Rojava'ya yönelik tetikte durma hali yeni değil. Devletin 2014-2015'ten bu yana "tehdit, risk, ulusal güvenlik merkezi" kabul ettiği bir hattan, Suriye'nin 900 km'lik Türkiye sınırından, bu bölgedeki Kürtlerden ve

Suriye sonrası Rojava meselesi

2015'ten bu yana Türkiye dış siyasetini, özellikle Ortadoğu siyasetini Kürt meselesi üzerine kuruyor. İç siyaset de esas olarak bu mesele öne çıkıyor. Otoriter hamleler, demokrasi ihlalleri, güvenlik söylemi ve milliyetçi retorik önemli ölçüde Kürt sorunu, beka ve tehdit gibi temalar üzerinden doğrulanıyor.Resmi korku Kuzey Suriye'de PKK denetimind