Ahmet Battal

Yeni Asya

Diyanet ve hutbeleri

"Diyanet ve çocuklar" başlıklı son yazımızda Diyanet'in yayıncılık konusunda akredite ve deşifre kurumu olması gerektiğini yazdık. Şöyle bitirdik:"Bu konuda tek mesele Diyanet'in itibarı yani özerkliği ve tarafsızlığı. Bazı ana babaların, bilhassa siyasî imaj meseleleri sebebiyle Diyanet'ten kendileri uzak durdukları gibi çocuklarını da uzak tuttuk

İktidar medyası ve gizlediği NATO

Dış politika uzmanı değiliz. Dolayısıyla bu konular özel ilgi alanımızda değil.Ama Türkiye'de medyanın hali ve bilinçli körlüğü daima ilgi alanımızda oldu ve olacak. İktidar - medya ilişkileri, demokrasinin kalitesini gösteren en önemli göstergelerden biri. Medya demokratik devletin dördüncü kuvvetidir ve siyasî iktidardan ve siyasî muhalefet kur

Diyanet ve çocuklar

Geçen haftalarda Diyanet İşleri Başkanlığına kanunla verilen "meal yasaklama yetkisi" üzerine yazdığımız yazılarda Diyanetin yayıncılık işindeki asıl vazifesinin akredite etmek ve gerekirse deşifre etmek olması gerektiğini yazdık.Aynı günlerde sekiz yaşındaki torunumuz Ahmed İrfan, bize, okuduğu bazı hikâye kitaplarında gördüğü ve kanaatimizce Diya

Heyetin hilafeti mi şahısların saltanatı mı

Dünden devam:Bediüzzaman Ankara Hükümetine yaptığı "Hilâfeti de Ankara'ya alın ve bir heyetin üzerine yükleyin" teklifinden kısa süre sonra gidişattan ve siyasetten ümidini keser. "Değiştim, Yeni Said oldum, sizinle çalışamam, ama size ilişmem de" diyerek diniman hizmetine devam etmek üzere Ankara'dan ayrılıp Van'a döner ve hatta vaizlik kadrosu da

İttihada heyet halifeyle ulaşılır

Son yazımızda hilafete dair kopuşa işaret ederek bazı bilgiler verdik. Devam edelim.Ulemanın ve bu kapsamda Bediüzzaman'ın, hem Osmanlının son döneminde ve hem de cumhuriyetin ilânından hemen önce Ankara'da, bu kopuşu önleyebilmek için buldukları çözüm meşhurdur: "Şahıs halifeden heyet halifeye geçilmelidir." Sünuhat'ta yazdığına göre, Bediüzzaman

Bizi ittihad kurtarır

Filistin-Gazze meselesi ve İran-İsrail hava savaşları sebebiyle İslâm dünyasının ittihadı ve bunun için lâzım olan müesseseler ve hilâfet meselesi yeniden gündeme geldi.Güncele dair ve şerli gibi görünen olaylar, orta ve uzun vadede yapılması gerekenler hakkındaki fikirlerimizi ve gayretlerimizi arttırırsa hayra vesile olabilir. Hilâfete de bu çer

Bize de mi lo lo lo ey AKP!

Bugün köşe dostumuz İbrahim Aktaşcı'yı taklit ederek başlayalım:Memurunu sürekli arşivde gören nüfus müdürü "ne çalışıp duruyorsun o tozlu mekânda" diye sorunca memur cevap vermiş: "Erkekler mi yoksa kadınlar mı daha çok evleniyor diye araştırma yapıyorum!" Bizimki bugün o hesap. Bir ortamda bir genç avukat, çevresine sordu: "Beni benden habersiz

İstanbul'u kazanıp Türkiye'yi kaybetmek

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı üst üste iki ve hatta üç defa Ekrem İmamoğlu'na kaptıran Erdoğan'ın bu yenilgiyi sineye çekmeyeceği ve CHS denilen ucube sayesinde tekelinde tuttuğu bütün devlet kuvvetleriyle işin üstüne gitmek isteyeceği açıktı.Zira kendisinin de ezberi şuydu: "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder". Nitekim 2023'te Ke

TBMM'ye sorduk, Diyanet cevapladı

"Bu çağda din yorumunda Diyanet tekeli mi" başlıklı 4 Haziran tarihli yazımızda Diyanet'e Kanunla verilen meal sansür yetkisini yazdık ve şu soruları sorduk:"Bu bilgilerle soralım: Bu çağda din yorumu yapma ve dinî yayın yapma yetkisi Diyanet'in tekeline verilebilir mi Bu tekel dini zenginleştirir mi fakirleştirir mi İlâhiyat ve İslâmî İlimler Fakü

Dostlarınız alışverişte Sayın Bakan

Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç,Bakanlığınızın bürokratları "Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu" adı altında çeşitli şehirlerde toplantılar yapıyorlar. İştirakçilere davetler gönderiliyor ve mevzu tebliğ ediliyor. Sonra işin günü geliyor ve bürokratlarınız salonları tefriş ediyorlar. Siz de o salonları teşrif ediyorsunuz. Tanışılıyor, konuşuluyor. F