Kurbağanın gözü ve adalet suyu (2)

Dün metnini verdiğimiz AYM kararını incelemeye devam…

Bu konulardaki duruşumuzu ve değer yargılarımızı görmek isteyenler, Yeni Asya Neşriyattan 2020'de çıkan "15-20 Temmuzların İlacı Adalet ve Hürriyet" adlı kitabımıza bakabilir. .

AYM, Gülen Grubuna mensubiyetini 2015'te de sürdürmüş olan ve fakat 15 Temmuz sonrasında "cemaatçi olduğu" için değil "Fetöcü" olduğu gerekçesiyle cezalandırılan Ramazan Topuz'un (vekili Av. Emine Tuğcu vasıtasıyla) 2018'de yaptığı bireysel başvuruyu, ba'de harabil basra, geçen Kasımda nihayet karara bağlamış ve önemli sonuçlar açıklamış.

Başkan Hasan Tahsin Gökcan, üyeler Recai Akyel, Yusuf Şevki Hakyemez, İrfan Fidan ve Yılmaz Akçil'den oluşan "Birinci Bölüm"ün 37949 sayılı kararını raportör Ceren Sedef Eren yazmış.

AYM, bu kararla, içinde bir yerlerde bir suç örgütü de olabilecek bir muhalif cemaatin cemaat boyutuna mensubiyeti gösteren soyut delillerle hiç kimseye terör örgütü üyesi muamelesi yapılamaz, diyor. Cezalandırma için somut bir suçun işlendiği ispat edilmelidir de diyor...

Ama Anayasa Mahkemesi aslında ikircikli tavrını da sürdürüyor. AİHM'in kararlarındaki hukukî doğruların ancak bir kısmını kabul ve tasdik etmiş. (Kalanı da "şartlar olgunlaştığında" gelecektir).

AYM kararında da zikredilen "örgütün nihaî amacı" meselesi bugüne kadar -görebildiğimiz kadarıyla- yargı çevrelerince her nedense sorgulanmamıştır. 15 Temmuz hain kalkışması bir amaç olarak kast ediliyorsa yanlıştır. Zira darbe bir nihaî amaç olamaz, darbe ancak siyasî iktidarı elde etmek için elbette gayr-i meşru- bir araç olabilir. Ve bu yapının, en azından 17-25 Aralık 2013'ten önce, planlanacak bir darbeyle ilişkilendirilebilecek bir yapılaşma olabileceğini düşünmek dahi kolay değil.

Bu yapının nihaî amacının "sızma yoluyla devlette kadrolaşmak" ve bu yolla devleti ele geçirmek olduğu iddia edilebilir. Ancak bu da fevkalade tehlikeli bir söylemdir. Zira bu doğru kabul edilirse 2002'de bu "cemaat"in büyük desteğiyle iktidar olan AKP'nin, aralarındaki işbirliğinin sürdüğü 2013'e kadarki bütün milletvekilleri ve bakanları ile üst düzey bütün bürokratları da "kadrolaşmaya iştirak suçu sebebiyle" bu suçun ortağıdır demektir.