Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Ölüncebeni oraya defnedersiniz"

Edremit'te yetişen velîlerdenSomuncu Dede"rahmetullahi aleyh", bir gün bir talebesini alıp dergâhın yanındaki fidanlığa gitti.Birlikte fidanları buduyorlardı ki,bir ara o gence;"Bak evlâdım!.. Şu yan sürgünleri görüyor musun, işte bunları budamak lâzım"buyurdu.Talebe sordu:"Neden hocam"Cevâbında;"Bunlar budanırsa fidanlar daha çabuk büyür ve daha ç

"Din kardeşinize yardım edin!"

Bağdat'ta yetişen velîlerdenEbû Bekr bin Sa'danhazretlerinin sevdiklerinden birinin hanımı, bir gece rüyâda gördü bu zâtı.Evleriniteşrîf etmiş ve"Karnım çok aç. Bir sofra kurun da yemek yiyelim!"buyurmuştu.O kadın da, sabahleyinanlattı bu rüyâyı beyine.O da çok sevinip;"Hayırdır inşallah" dedi. "Yoksabizim evimi teşrîf edecekler"Hanım;"Neden olması

"En büyük kerâmet,istikâmettir!"

Edremit velîlerinden olan Sağma Dede, kalp gözü açık, mübârek bir evliyâ zât idi.Şöyle ki;Bir gün bir sevdiğini ziyârete gitti. Evde başkaları da vardı.Ancak içlerinden biri, bu zâtın evliyâdan olduğuna pek inanmıyordu.Kötü biliyordu.Kendi kendine;"Bu zâta evliyâ diyorlar. Ama bir kerâmetini görmeden inanmam"diye düşündü...O sırada ev sâhibi şerbet

"Ben bilirim demek ne kadar çirkindir!"

Edremit toprağını nurlandıran velîlerdenSağma Dede'nin vefat şekli enteresandır.Şöyle ki;Ömrünün son gününde namaza durdu odasında. Az sonra hanımı girdi odaya.Bir şey soracaktı.Ancak girdiği zamannamazda gördü onu.Çıkıp, bir saat sonra tekrar girdi. Ama yine namazdaydı.Kendi kendine;"Allah Allah!.. Hiç böyle uzun namaz kılmazdı" dedi.Birkaç defâ g

Büyükler imtihan edilmez!

Tus, yâni Meşhed şehrinde yaşayan velîlerdenEbû Bekr-i Nessachazretleri, Meşhed şehrinde doğdu. Aynı yerde vefât etti.Bu zâtın zamânında bir "hoca" vardı ki, kötü olarak tanıyordu bu Allah dostu olan velî zâtı.Başkalarına aldanmıştı.Bir gün kendi kendine;"Gideyim, şu kimseye bâzı dînî suâller sorup imtihan edeyim. Hem öyle zor şeyler sorayım ki, bi

"Üzülmeyin, sevinin çocuklar!"

Kuhistan'da yetişen velîlerdenEbû Bekr-i Kisâîhazretlerinin dergâhı her gün dolup taşardı.Ancak zamanla dar geldi dergâh. Genişletmek istedi mübârek. Ama şu işe bakın ki, dergâhın iki yanındaki evlerde oturan kimseler, kıymetini bilmiyorlardı bu zâtın.Satmadılar evlerini...Büyük velî, çok para teklîf etti. Yine râzı edemedi. Talebeler geldiler hoca

"Gerçek mümin nasıl olur efendim"

Nişâbur'da yetişen velîlerdenEbû Bekr El Ferrâhazretleri "rahmetullahi aleyh", 980 senesinde aynı yerde vefât etti.Bir gün bu zâta;"Efendim, kişinin amellerine, neye göre ecir ve sevap verilir" diye sordular.Gelen kişilere baktı.Ve şöyle cevapladı:"Kişinin ameline, o işe verdiği ehemmiyet miktârınca, onu işlerken yaptığı hatâlara üzülmesi miktârınc

"Babanın duâsını ve rızasını al!.."

Nişâbur velîlerindenEbû Bekr el Ferrâhazretleri hakkında, bir sevdiği şöyle anlatıyor:Bir zaman "nâfile hacca"gitmek üzere yola çıktık.Nişâbur'a vardığımızda, Ebû Bekr el-Ferrâ ile görüşmek istedim.Ama yalnız değildim.Arkadaşlarım vardı.Onlarla istişâre ettim.Arkadaşlarım;"Onu ziyâret edersen anne babanın rızâsını alman için seni geri gönderir. Hac

"Müslüman demek, namaz demektir!"

Nişâbur'da yetişen velîlerdenEbû Bekr El Ferrâhazretleri, 980 senesinde Nişâbur'da vefât etti.Bu zâtın bir talebesi sefere çıktı bir gün. O zamanki şartlarda zor ve zahmetliydi yolculuk.Her yerde suyoktu.Abdest ve namazda zorluklar yaşanırdı. Bu genç talebe, sefer dönüşü geldi hocasının yanına.Velî zâtın ilk suâli"namaz"dan oldu.Ve o talebeye;"Yol

"Senin bir derdin mi var evlât"

Anadolu Evliyâsındanİsmavlı Dedezamânında bir genç, yolda bir kızgördü. Kızın güzelliği yaktı gönlünü.Âşık oldu bir anda.Bir daha göremedi.Göremedi ama, gündüz hayâlindeydi o kız; gece rüyâsında.Unutmak istiyordu.Ama ne mümkün.Bunalıma girmek üzereydi...Açtı ellerini."Yâ Rabbî! Kurtar beni bu sıkıntıdan, zîra dayanamıyorum artık"diye yalvardı.Ve çı