Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Efendim, cennete ne ile girilir"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin annesi şöyle anlatıyor:Oğlum Behâeddîn dört yaşındaydı ki, kerâmetleri görülürdü zaman zaman.Bir ineğimiz vardı.Yavru yapacaktı.Doğurmasına bir ay vardı ki, oğlum Behâeddîn, bana;"Anneciğim! Bu inek beyaz başlı bir yavru doğuracak"dedi.Aradan üç ay geçti...O inek doğurdu.Buzağı, beyaz başlıydı

"Allah'tan belâ değil, âfiyet istenir"

Buhâra'da Kasr-ı ârifân diye bir köy vardı ki,Behâeddîn-i Buhârîhazretleri bu köyde doğmuş olup, kabr-i şerîfi de bu köydedir.Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretleri bu köyden geçseydi;"Bana, burada güzel bir koku geliyor. Bu köyden çok büyük bir evliyâ zât çıkar ve bütün cihana feyiz saçar"derdi.Bir müddet geçti.O zât dünyâya geldi.Dedesi onu kucağına al

"Dînimi öğrenmek istiyorum"

Bağdat'ta yetişenAlî Bekkâhazretleri, evliyânın büyüklerindendir... O devirde bir genç, İslâmiyeti öğrenmek istiyordu.Bir gece yattı.Ve uyumadan;"Yâ Rabbî! Ben dînimi doğru öğrenmek istiyorum, bana yardım et"diye duâ etti.O gece rüyâ gördü.Nûr yüzlü bir ihtiyar,O gence sordu ki:"Sen dînini mi öğrenmek istiyorsun evlâdım""Evet efendim.""Çok iyi, ben

Mümin, günahtan çok korkar!

Mısır'da yetişen evliyâdan Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin kabr-i şerîfi de Mısır'dadır.Bir gün bu zâtın huzûruna genç bir Müslüman geldi.Ve kendisine;"Sâlih bir Müslüman nasıl olur efendim" diye sordu.Büyük velî;"Sâlih mümin odur ki; bir günah işlerim diye korkar ve korkudan kalbi titrer!" buyurdu.Ve îzah etti:"O, başının üzerinde bir kılıç hisseder.

Cenâzeye katılan kuşlar!..

Zünnûn-i Mısrîhazretleri zamânında o yerin, "sirbaç" diye bir mahallî yemeği vardı ki, çok sevilen bir yemekti o yörede.Onu ne zaman yemek istese, kendi kendine"Ey nefsim! Eğer şunu yaparsan onu sana yediririm"der ve o işi yaptırırdı nefsine.Yine bir gün geldi.Nefsi istedi bu yemeği.O zaman da;"Ey nefsim! Kur'ân-ı kerîmi bir defâ hatmedersen, onu s

"Malın çoksa fakîrlere dağıt!"

Büyük velîZünnûn-i Mısrîhazretleri zamânında Mısır'da zenginbir adam, kendisine çok güzel bir kâşâneyaptırmıştı.Ne güzel oldu diye, bu evin etrâfında geziyordu ki, Zünnûn-i Mısrî hazretleri gördü onu.Yanına geldi.Ve"Ey kişi! Bir dünyâ evine bunca emek değer mi Üç gün sonra göçersin bu evden. Sen, kendine cennette ev yap ki, o ev çıkmaz elinden"buyu

"Biz seni denedik!.."

Mısır'da yetişen evliyâdanZünnûn-i Mısrîhazretleri zamânında bir kimse vardı ki, bunun işi, her yeri gezip tanışmaktı insanlarla. Zünnûn-i Mısrî ismini duydu bir gün.İnsanlar, o zât için;"Bu büyük zât, Mısır'da yaşayan ve İsm-i âzamı bilen bir evliyâdır"dediler kendisine.Mısır'a gidip buldu evini.Huzûruna girdi ve;"Bana İsm-i âzamı öğretir misiniz"

Bir küp altını fakirlere dağıttı!

Mısır'da yetişen evliyâdanZünnûn-i Mısrîhazretleri henüz doğru yolu bulmamıştı ki, bir gece fakîrlerle sabahlamıştı bir yerde.Sabahleyin uyandı.O gün bir küpgördü.Toprağa gömülüydü.Eşeleyip çıkardı ki, içi altındolu.Ve "Allah" yazısı vardı kapağının iç yüzünde.Bu yazıyı görünce çok sevindi...Öyle ki; altınıgörünce bu kadar sevinmemişti.Altınları da

Öyle kullar vardır ki...

Mısır'da yetişen evliyâdanZünnûn-i Mısrîhazretleri, gemiyle yolculuğa çıktı bir gün. Ancak cüzdanını bir yankesiciye kaptırdı.Bütün parası ondaydı.Ücretini ödeyemeyince, gemici kızdı ve zulmetmeye başladı.Büyük velî kalbinden;"Yâ Rabbî! Suçum olmadığını ancak sen biliyorsun, beni, bu zâlimlerden kurtar"diye yalvardı.O anda garip bir şey oldu...Suyu

"Oğlumu timsah kaptı!"

Mısır'da yetişen evliyâdanZünnûn-i Mısrîhazretlerine, bir gün yaşlı bir kadın, telâşla gelip;"Efendim, ne olur, oğlumu kurtarın!" diye yalvardı.Mübârek sordu:"Ne oldu oğluna""Nehirde timsah kaptı, çabuk olun, kurtarın oğlumu."Zünnûn hazretleri;"Peki bacım"dedi.Geldi Nil kenarına.Ve ellerini açıp;"Yâ İlâhî!.. Bu kadının oğlunu, o timsahın elinden ku