Zeynep Çakır

Yeni Asya

Ramazan ağacı

Burası benim mutfak camım. Pencere mermerindeki ocak aparatından anlaşılıyordur zaten.Bazen lazım olur, çoğu zaman gerekmez. O da öyle bekler orada. Petek üstünde de her zaman bezler olur kurulamaya bırakılmış. Fena görüntü kirliliğidir. Ama bile bile durur orada. Zira eski tip tezgah mermerinin meyli bozuk olduğu için tam da kaşık çekmecesine doğr

Ekmek hakkı için...

Mutfağa girdi kadın, iftarlık hazırlamaya. Bir kaç saat uğraştı.Sonra hem hava almak, hem de ekmek almak bahanesiyle dışarıya çıktı. Ramazanda ekmeğin şahı pideydi ama yine de bir ekmek bir pide olarak ayarlıyordu günlük tayını. Hava güzeldi, biraz daha yolunu uzatıp oyalanmak için parka kadar yürüdü. Bir inşaatın yanından geçerken çalışan işçileri

Kadınları anlamayan kadınlar!

Bizim ülkemizde mi böyle, yoksa genel olarak mı bilmem ama bizde kadın algısı sonsuz bir idealizm üzerine kurgulanmıştır ve reel beklenti de ona göredir.İster çalışan olsun, ister ev hanımı... Beklenilen şey eksiksiz gediksiz her şeyin üstesinden gelebilmeli, üstüne yakınmamalı, şikâyet etmemeli, hep güler yüzlü ve sabırlı olmalıdır. Bizde bu tartı

Kaybolan bir şehrin hikâyesi

Yine bir gün şehri gezmeye çıktı kadın. Gezelim görelim değildi onun yaptığı aslında. Gördüğü yerleri bile yeterince görmediğini biliyordu.Önüne muhakkak çıkan bir sürprize şaşırmıyordu artık. Şehrin bir hediyesi kabul ediyor ve en çok da bu yönü hoşuna gidiyordu. Ruhu, mazisi, hatıraları ve az biraz bildiği tarih bilgileri bile, onunla beraber kaf

Aşkolsun!

Huzur Sokağı'nın dindar, imanlı genci, bir gün mütevazı evinin penceresinden sokağa şöyle bir bakarken, karşı binadaki apartmanın camından siyah saçlı, yeşil gözlü bir kıza gözü takılır.Bir anlık görüşün ismi aşktır, ama biçare genç, amansız bir nefis muhasebesiyle, bir yandan yaşadığı durumu adlandırmaya çalışırken, öte yandan günaha girmeden, yan

Size bir güzellik yaptım

Güzelliğe meftun olmayan yok. Güzel zatında güzel çünkü. Sevilmeyi hak eder.Güzel görmek güzel bakmak sevaptır hem. Lâkin insanı en çok yanıltan kendine ait zahiri güzellik kavramına yüklediği mânâdır. Güzelliği vereni bilince, emanet olduğunu bilince, geçip gideceğini düşününce, 'ne kadar güzel' değil, 'ne güzel yaratılmış' deyip adrese teslim edi

Bir zamanlar Bulgaristan

Bulgaristan Razgrad'dan bir fotoğraf.. balkanesintilerii sayfasında gördüm. Geçmiş zamanlara ait böyle fotoğraflar aslında kültürümüzün bir parçası.Hepimizin aşina olduğu aile albümlerimizde muhakkak yer edinmiş bir görüntü. Fakat gelin görün ki, bir kesime bunları anlatmak, göstermek, kabul ettirmek imkânsız bir şey. Zira o kadar şekilci, kör ve o

Herkes haddini bilecek!

Bu zamanın en dehşetli hastalığı nedir derseniz, bence hadsizlik.Hadsizlikte sınır tanımayan davranışlara ya tanık oluyoruz ya da maruz kalıyoruz maalesef. Geçen marketteyim. Kasiyer kız "poşet istiyor musun" dedi. Sonra yine 'Sen' diyerek bir cümle daha kurdu. "Sen" değil "Siz" dedim kızgın bir şekilde. İlave hiç bir cümle kurmadan, açıklamaya gir

Kokonalar ve kokinalar

Geçenlerde Sakıp Sabancı Müzesi'ni ziyaret ettik.Osman Hamdi Bey'in bir eserinin ismi Kokona Destina idi. Destina Osman Hamdi Bey'in evinde çalışan bir hizmetli imiş ve hayatın her kesitinden eserler veren ressam, kişi portrelerinde de çalışmış. Kur'an Okuyan Adam, İstanbul Hanımefendisi, Kaplumbağa Terbiyecisi, eşi Naile Hanım gibi statüsü, mesle

Dizilerin sinsi izleri

Bir deyim var, maşallah dediğin üç gün yaşamıyor diye... Sevmem, çok da irrite edici bulurum, kullanmam da... Zira karşındakine 'senin nazarın çok değiyor' ithamından başka bir şey değil bu.Lakin bu kez kendime söyleyeceğim. Maşallah demediğim halde biraz övüp biraz ümit beslesem, bir zaman sonra tozutuyor. Yaptığım tespitin enayiliği ve ben birbir