Mikail Yaprak

Yeni Asya

Ülke siyasetine Said Nursî neşteri

Risale-i Nur Külliyatında, her alanımıza ışık tutan; detay ve "lüzumsuz" zannedilen içtimaî ve siyasî alanları bile karanlıkta ve gizli bırakmayan ölçüler mevcuttur.Bu ölçülerin hiç birisinin vazifesi bitmiş ve tarihe karışmış değildir. Büyük Üstad'ın hayatının, hayat devrelerinin neticesi olan ve Kur'an'ın malı olan Risalelerde rafa kaldırılacak h

Engelli kafalara meydan okuyan "engelsiz kafe"

Önce "engelli kafa" ile neyi kastettiğimize dair bir kaç misal arz edelim.Önce "engelli kafa" ile neyi kastettiğimize dair bir kaç misal arz edelim. Hemen belirtelim ki; tıbbî terimlerden olup sağlık meselesine ait olan "zihinsel özürlülük", "ruhsal bozukluk" gibi tanımlamaların kapsamında olanlar veya halk arasında "deli" olarak bilinip, "ilahî im

Gazetem, kahvehanem ve "mamehuran hırsızları"

Evimiz şehir merkezinde. Binamızın girişinin hemen solunda müzik aletleri, hemen sağında ise kitap-kırtasiye ticarethaneleri vardır.Aslında binamızın en yakınından ve her yönünden geçen cadde ve sokaklar boyunca ticarethaneler ve kahvehaneler mevcuttur. Ama mevzumuz bu değildir. Asıl mevzu; durup dururken neden kahvehane ve bizi kahvehaneyle irtiba

"Nerede benim ceridem"

Başlığa aldığımız soru cümlesi Mustafa Sungur ağabeye aittir. Bu soruyu; Yeni Asya gazetemizi kastederek nerede, nasıl, ne zaman ve ne için sormuştur. Şimdi ona bakalım..Halen İzmir'de mukim olup, her yıl Van ziyaretini de ihmal etmeyen muhasebeci Ahmet Aktaş arkadaşım bunun canlı şahidi olarak, yer ve tarih vererek şöyle anlatıyor: 1976'da Balıkes

Mühim olan milletin ittifakıdır

Bu başlıktan muradımız partiler bazındaki ittifaklar değildir. Yani ilk bakışta, iktidardaki Cumhur İttifakı'nın karşısına çıkan ve muhalefet yaparak yoluna devam eden Millet İttifakı'ndan söz edeceğimiz akla gelebilir..Hayır, hayır.. Onu biz ehline bırakalım. Yani her iki ittifakın öncelikli siyasî maksatlarını adım adım, an be an takip edenlere,

Yalanlardan bir duvar

Üstad Bediüzzaman der ki: "Yalanlarla ittihad yalandır. Ve ifsadat üzerine müesses olan ism-i meşrutiyet, fâsittir. Müsemmâ-i meşrutiyet hak, sıdk, muhabbet ve imtiyazsızlık üzerine beka bulacaktır."1Bugünkü mânası ve uygulama alanı buluşu itibariyle "meşrutiyet" kavramının "demokrasi"den başka bir karşılığı icad edilemedi ve edilemeyeceğine göre..

Çocuktan duy gerçeği

Avusturya'nın bir şehrinde, yetişmeleri için çocuklara okutulan hutbelerden birini bir zamanlar köşemize almıştık. Belki okuyucularımızın da aklından geçen bir husus, bu uygulama esnasında tartışılmıştı.Yani çocuğa hutbe okutmanın caiz olup olmadığı meselesi... Sonuçta bu çocuklara sadece hutbe okutulup, imamlık vazifesinin asıl sorumluya bırakılma

Zamanında ve zemininde konuşmak

Evet, konuşalım konuşalım. Hatta yeri geldikçe hatalarımızı da konuşalım.Ama manevî ve fikrî cihad meydanında olduğumuzu da hiçbir zaman gözardı etmeyelim. Kendi kendimizi muhasebe ve sorgulamanın da yeri var, zamanı var. Büyük ve köklü bir camianın bazı karar ve uygulamalarını kendince hatalı bulup, güya düzeltmek adına sosyal medyada, orada burad

Bela vereni bilmek ve bulmak

Bediüzzaman ömrü boyunca belâlarla boğuştu. O, çocukluğunu bile sıradan bir çocuk gibi yaşayamadı.Bütün hayatı mücadele ve mücahede ile, savaş ve esaret meydanlarında, sürgünlerde, hapislerde ve mahkemelerde geçti. Defalarca zehirlendi, kaç defa idamdan döndü. Ülke ve millet üzerinde dolaşan belâları bile, paratoner gibi kendi üzerine çekti. Ülkeyi

Helâk olmayan ümmet ve iman cereyanı

Bir zamanlar devlet ve siyaset ricalinden, kendisine "siyasî tarafgir" nazarıyla bakanlara Bediüzzaman şöyle haykırmıştı:"Hey efendiler! Ben imanın cereyanındayım. Karşımda imansızlık cereyanı var. Başka cereyanlarla alâkam yok." Siyasî ve dünyevî cemiyetçilikten uzak; aynı eserleri okumaktan doğan mânevî alâkadarlık ile gönüllerde kurulan Nur irfa