Türkiye'nin bugün tek bir problemi var. O da kötü yönetim. Diğer bütün problemler de aslında bu ana problemin başka alanlardaki tezahürleri. Ülke kötü yönetiliyor, problemler çözülemiyor, verilen sözler tutulamıyor Doğal olarak da iktidar partilerinin toplumdaki desteği hızla eriyor. Bunun sorumlusu kim İktidar ortaklarına bakarsanız, her şeyin köt
Bütün devletler harıl harıl ülkelerine gereken miktarda aşıyı tedarik etmek için uğraşırlarken biz buna gerek görmedik. Nedense Çin aşısı dışındaki alternatiflerle hiç ilgilenmedik. Bize Çin aşısı yeter dedik. İtirazlar karşısında diğerlerinin etkisinin kuşkulu olduğunu bile söyledik. "Ötekiler daha ucuz belki ama biz para hesabı yapmadan halkımız
Haritada yerini bulamayacağımız ülkelerde bile aşılama çalışmaları başladıktan sonra biz de o mutlu güne ulaştık diye seviniyoruz ama elimizdeki 3 milyon doz aşının kime yeteceğini hesaplayamıyoruz. Gerisinin gelip gelmeyeceği, gelirse ne kadarının ve ne zaman geleceği belirsiz 50 milyon doz olduğu söylenen siparişin tamamının gelmesi durumunda bil
Galiba dualarımız kabul oldu. Hep İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkelerin medyasına özenirdik. "Gazete manşetlerine bak..." derdik "Yağmur yağdı, belediye otobüsü durağa üç dakika geç geldi vs..." Şimdi biz de o günlere ulaştık. Dün neredeyse bütün manşetlerde bir mesajlaşma programının kullanıcı koşullarında yaptığı değişiklik konusu vardıŞaka bir ya
İki ay kadar önce ekonomi yönetimindeki değişikliğin paralelinde "hukuk reformu" vaatleri de gündeme gelince "Siyasi iktidar izlemekte olduğu yolun yol olmadığını gördü" yorumunu yapmıştık. Akabinde ise şu değerlendirmeyi eklemiştik: "Gelgelelim iktidar otobüsünün yolcularına bütün seyahat boyunca 'Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol' diyer
Kabul etmek lazım ki Türkiye'deki geniş halk kitlelerinin gözünde CHP yalnızca bugünkü ana muhalefet partisinin adı değil, aynı zamanda yakın tarihimizdeki büyük toplumsal ve siyasi kutuplaşmanın tarafı olan bir zihniyetin varisi. İki asırlık modernleşme hamlelerinin devamı niteliğindeki Kemalist inkılapların nispeten daha sert, daha Jakoben tarzda
Bazılarımız nedense sevemediler "Uğur Hoca"yı. Her fırsatta aşağılayıcı yorumlar yapıyorlar. Türkçesiyle alay edeni mi istersiniz, "İsrail'e verdiği aşıyı Türkiye'ye vermedi" diye tuhaf imalarda bulunanı mı istersiniz, hepsi var. Hatta, neden Türkiye'de değil de Almanya'da yapıyor bu çalışmaları diyen bile var.Bu arada, Korona virüsüne karşı dünyad
Şu anda dünyadaki hiçbir hükümetin virüs salgınıyla mücadeleden ve bu çerçevede aşı tedarikinden daha acil ve daha önemlibir gündemi yok. Bu beladan kurtulmanın tek yolu dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70'ini aşılamak diyor uzmanlar. Onun için insanları aşıdan soğutacak tartışmalar açmak uygun bulunmuyor. Türkiye'de de bilim insanları, aydınlar, gaz
Televizyon haberlerinden aşina olduğumuz o görüntüyü hatırlayın: Cinayet şüphelisi şahıs (elindeki bıçağı maktule saplarken suçüstü yakalanmış bile olsa mahkeme karar verinceye kadar suçlu değil, şüphelidir) polis yeleği giydirilerek etraftaki öfkeli kalabalıktan korunur. Niye Suç işlendiğine hükmetmek kadar işlenen suçun cezasını belirlemek ve bu
Mevcut iktidar boyuna iç ve dış tehditlerden söz ediyor, hatta "beka" tehlikesinden dem vuruyor. İnsanlara ümit vererek değil korkutarak ülkeyi yönetmek kolayına geliyor herhalde. Ama bir yandan milleti hayalî tehditlerle korkuturken bir yandan da abartılı övünmelerden geri durmuyor. Şöyle büyüğüz, böyle güçlüyüz. Dünyadaki büyük güçler bizden kork
© 2016